Samsun Milletvekili Erhan Usta, Meclis’te yaptığı konuşmada, Türkiye’nin adı konulmamış bir IMF programı uyguladığını, ancak bu programın IMF ile resmi bir anlaşma yapılmadığı için Türkiye’ye kaynak sağlamadığını ve uluslararası itibar kazandırmadığını söyledi.

Usta, kararnameler, vergi kararnameleri, kanun teklifleri ve ek bütçe kanunu teklifini birlikte değerlendirerek, bunların IMF reçetesine uygun olduğunu, ancak geniş halk kitlelerini ezen bir reçete olduğunu belirtti.

Usta, “Bir IMF programıdır bu, bir IMF reçetesidir fakat bunun eksik yanı şudur, bu IMF programı uygulansın veya IMF programına övgü dizmek anlamında değil hiç olmazsa IMF’yle bir program yapıldığında size ucuz kaynak veriyor, ciddi bir kaynak veriyor ve ekonomik kaynak ihtiyacını karşılıyorsunuz, size bir reçete koyuyor önünüze ‘Bunu uygulayacaksınız.’ diyor. O da genelde geniş halk kitlelerini ezen bir reçete olur çoğu zaman. Bunda da bu var zaten birazdan detaylarına gireceğiz ama hiç olmazsa IMF bir de kaynak veriyor, bir de uluslararası itibar koyuyor arkasına diyor ki: ‘Ben bu ülkeye, bu ülkenin programına güveniyorum, onun arkasına para koyuyorum.’ Diğer ülkeler de veya diğer işte bir kısım sermaye akışı olsun diye. Şimdi, burada o yok. Yani IMF programından kötü yanı da bir anlamda o.” dedi.

Usta, Türkiye’nin son yirmi yılın en kötü ekonomi dönemini yaşadığını, AK Parti hükûmetlerinin döneminde beş buçuk yıl IMF programı uyguladığını ve Türkiye Cumhuriyeti hükûmetinin IMF’yle en uzun ve kesintisiz program uygulayan hükûmeti olduğunu hatırlattı.

Usta, bugün neden IMF ile resmi bir program yapılmadığını ise şöyle açıkladı: “Çünkü bunun siyasi sonuçlarından endişe ettiği için. Ancak yapılan şey IMF programıdır ve işin kötüsü Türkiye yirmi-yirmi bir yıllık bir iktidardan sonra tekrar IMF programı uygulamaya mecbur kalmıştır.”

Usta’nın bu çarpıcı açıklamalarının ardından Türkiye’nin ekonomik durumu ve geleceği merak konusu oldu. Uzmanlar, Türkiye’nin adı konulmamış IMF programının sonuçlarını ve alternatif çıkış yollarını değerlendirecek.