Türkiye'de Cinsiyetlere Göre Ücret Dağılımı: Ayrıntılı Bir Analiz
2022 yılında Türkiye'deki cinsiyetlere göre ücret dağılımı ve ekonomik performans analizi, eğitim seviyesi ve sektörel farklılıkların ışığında detaylı bir değerlendirme.
2022 yılı, Türkiye iş piyasası için dikkate değer verilerle sonuçlandı. Aylık ücretli çalışma saatleri ve saatlik brüt ücretler, cinsiyet ayrımı gözetilerek analiz edildi. Erkekler, aylık ortalama 206,3 saat çalışırken, kadınların bu süresi 191,0 saat olarak kaydedildi. Saatlik brüt ücret bakımından ise kadınlar, ortalama 57,4 TL ile erkeklerden (54,4 TL) daha yüksek bir kazanç elde etti. Ancak, aylık ve yıllık bazda genel görünümde erkekler lehine bir maaş farklılığı göze çarpıyor.
Aylık ortalama kişi başı brüt ücret, erkekler için 11 bin 233 TL iken, kadınlar için bu rakam 10 bin 961 TL oldu. Aylık ortalama kişi başı kazançta da benzer bir eğilim görülüyor: Erkekler için 12 bin 487 TL, kadınlar için ise 12 bin 376 TL. Yıllık brüt kazanç açısından da erkekler, 147 bin 446 TL ile kadınlardan (138 bin 366 TL) önde.
Eğitim seviyesi, kazanç düzeylerini belirgin şekilde etkiliyor. Yükseköğretim mezunları, yıllık ortalama 207 bin 112 TL (erkekler) ve 171 bin 568 TL (kadınlar) kazançla öne çıkıyor. Ekonomik faaliyetlere göre ise en yüksek yıllık ortalama brüt kazanç, finans ve sigorta sektörlerinde 293 bin 511 TL ile kaydedildi. En düşük kazançlar ise konaklama ve yiyecek hizmetleri, gayrimenkul faaliyetleri ve inşaat sektörlerinde görüldü.
Cinsiyetler arası ücret farkı, tüm eğitim düzeylerinde erkek lehine gerçekleşti. Yıllık ortalama brüt kazançta lise mezunları arasında %19,6 ile en yüksek fark gözlemlendi. Yöneticiler arasında bu fark %4,2 ile en düşük seviyede kaldı. Profesyonel meslek mensuplarında ise yıllık ortalama brüt ücret-maaş bazında cinsiyetler arası fark %21,1'e ulaştı.
Bu veriler, Türkiye iş piyasasında cinsiyetlere göre ücret dağılımının karmaşık yapısını ve eğitim seviyesinin bu dağılımdaki önemli rolünü gösteriyor. Ayrıca, sektörel farklılıkların da ücretler üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olduğunu ortaya koyuyor. Ekonomik eşitlik yolunda atılacak adımların, bu verilerin ışığında şekillendirilmesi gerektiği açıkça görülüyor.