Türkiye'nin Ekonomik Gerçekleri: Faiz, Enflasyon ve Dövizin Oluşturduğu Şeytan Üçgeni
Her ne kadar resmi veriler Türkiye'nin gerçek ekonomisini yansıtmasa da, vatandaşın alım gücü ekonominin ne denli bir krizin içerisine girdiğini özetliyor. Bu makalede ekonominin bu duruma gelmesinin perde arkasındaki gerçekleri analiz edeceğiz.
Türkiye ekonomisinde önemli bir sorun olarak ortaya çıkan "şeytan üçgeni", yüksek enflasyon, yüksek faiz oranları ve kısa vadeli borçlanma döngüsünü ifade ediyor. Bu üçgen, özellikle şirketler ve hanehalkı için ciddi bir borçlanma baskısı oluşturmakta. Şirketler, bu baskıyı hafifletmek için dövizle borçlanma yoluna gitmişler, ancak bu durum, döviz kurundaki dalgalanmalar nedeniyle riskleri artırmıştır.
Hanehalkı borçluluğu düşük seviyelerde seyrederken, bu durumun temel sebeplerinden biri yüksek faiz oranları ve kısa vadeli borçlanma kısıtlamalarıdır. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) yalnızca %11'ine denk gelen bu borçlanma düzeyi, ekonomik dengeler açısından kayda değer bir gösterge olarak kabul edilebilir.
Tüketici kredileri konusunda da Türkiye'nin durumu dikkat çekici. Merkez Bankası'nın Finansal İstikrar Raporu'na göre, tüketici kredilerinin büyük bölümü ihtiyaç kredilerinden oluşuyor. Bu krediler genellikle kısa vadeli ve 3 yılla sınırlıdır. Buna karşılık, dünya genelinde tüketici kredilerinin büyük bir kısmını oluşturan konut kredileri, Türkiye'de oldukça sınırlı bir paya sahip. Konut kredilerinin ortalama vadesi 7 yıl iken, bu süre dünya genelinde 20-30 yıla kadar uzanabilmektedir.
Konut kredilerinin Türkiye'deki milli gelir içindeki payının %2.7 ile oldukça düşük olduğu görülüyor. Bu durum, Türkiye'de tüketici kredilerinin GSYH'ye oranının %11.4 gibi düşük bir seviyede kalmasına neden oluyor. Kredili konut satışlarının düşüşü de bu eğilimi destekler nitelikte. Enflasyonun öngörülebilirliğinin azalması ve faiz risklerinin yüksek oluşu, kredilerin vadelerinin kısa tutulmasının temel nedenlerinden biri olarak göze çarpıyor.
Şirketlerin finansal yapısına bakıldığında, Türk şirketlerinin borçlarının %57'si döviz bazında olduğu görülüyor. Bu durum, şirketleri kur riskine maruz bırakmakta ve ekonomik dalgalanmalarda ciddi zararlara yol açabilmektedir. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve TL mevduatın ortalama vadesinin 3 ayın altına düşmesi gibi faktörler, bu riskleri daha da artırmaktadır.
Enflasyon, Türkiye ekonomisinin ana sorunlarından biri olarak kabul ediliyor. Yüksek enflasyonun ekonomik verimsizlikleri, rekabet eksikliğini ve ahlaki olmayan kazanç yollarını teşvik ettiği ve bu şekilde bir kısır döngü oluşturduğu iddia ediliyor.