Türkiye'nin Yüreğini Sızlatan Olaylara Dursun Müsavat Dervişoğlu'ndan Duygusal Yaklaşım
Dursun Müsavat Dervişoğlu'nun, Hrant Dink cinayeti ve Doğan Kubat'ın annesinin vefatı ile ilgili samimi ve düşündürücü açıklamaları, toplumda yeni bir duyarlılık dalgası yaratıyor.
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin önemli isimlerinden Doğan Kubat'ın annesinin vefatı üzerine duyduğu derin üzüntüyü ifade etti. Kubat'ın annesine Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileklerini ileterek, bu zor zamanda yanlarında olduğunu belirtti.
Dervişoğlu, ayrıca Türkiye'nin gündemini sarsan Hrant Dink cinayetinin tahliye haberine de değindi. Kendisinin de şahsen tanıdığı Hrant Dink'in ölümünü "planlı ve provokatif bir cinayet" olarak nitelendiren Dervişoğlu, bu olayın sıradan bir suç olmadığının altını çizdi.
Dervişoğlu, Dink cinayetinin ardından Türkiye'de yaşanan toplumsal dalgalanmalara ve "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeni'yiz" sloganlarına kendi bakış açısını, "Hepimiz Türk'üz ve ziyadesiyle üzgünüz" diyerek ifade etti. Bu duygusal ifadelerle, olayın sadece bir kesimi değil, tüm Türkiye'yi etkilediğini vurguladı.
Milletvekili, Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu üzerindeki infaz yasalarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini dile getirerek, bu tür karanlık emellere hizmet eden cinayetlerle ilgili toplumsal duyarlılığın önemine dikkat çekti. Dervişoğlu'nun bu açıklamaları, hem toplumsal duyarlılık hem de yasal düzenlemeler açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı;
Hrant Dink Cinayeti
''Ben de sizin gibi ve Değerli mevkidaşım gibi, geçen dönem mesai arkadaşlığı yaptığımız, Adalet ve Kalkınma Partisinin çok önemli bir figürü olan Sayın Doğan Kubat'ın annesinin vefatını teessürle öğrendim. Buradan merhumeye Allah'tan rahmet, başta Doğan Bey olmak üzere ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Dün akşamdan beri Türkiye'nin ve Meclisin gündeminde rahmetli Hrant Dink'in katilinin tahliye edilmesi durumu vardı.
Hrant Dink cinayeti sıradan bir cinayet değil -kendisi benim şahsen de tanıdığım birisiydi, fikirlerine yakinen şahit olduğum birisiydi- cinayet, hazırlanışı, işlenişi, fail seçimi itibarıyla sıradan bir cinayet olma özelliği taşımıyordu ve dolayısıyla planlanmış, tasarlanmış, provokatif bir cinayet olma özelliğiyle de kendisini hissettiriyordu. Şimdi, bu fail bugün iyi hâlden tahliye oldu ama cezaevinde işlediği suçlardan kaynaklı olarak biriktirdiği cezalardan ötürü bugün tahliye oldu; oysa, Hrant Dink cinayetine bağlı olarak herhâlde 2020 yılında tahliye olması gerekiyormuş, dosyaya tam vâkıf değilim.
Bu vesileyle, rahmetli Hrant Dink'i de burada anıyorum. Planlı, tasarlanmış bir cinayet olduğunu ifade ettim. O zaman da birtakım toplumsal dalgalanmalara vesile olmuştu, Türkiye'de yürüyüşler yapıldı vesaire. Sokaklarda haykıranlar "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeni'yiz." dediklerinde o zamanki kimliğimle ben de "Hepimiz Türk'üz ve ziyadesiyle üzgünüz." diye cevaplamıştım, aynı hissiyat içerisindeyim.
Görülen ve anlaşılan odur ki on altı yılı aşkın bir süre sonra gerçekleştirilmiş bu iyi hâl üzerinden yapılan tahliye ya da şartlı salıverme hususu bizim Ceza Kanunu'muz üzerinde, Ceza Muhakemesi Kanunu'muz üzerinde, infaz yasaları üzerinde yeni bir değerlendirme yapmamıza ve düzenleme gerçekleştirmemize vesile olacak.
Tekrar, Hrant Dink'i buradan anarak sevenlerine Cenab-ı Allah'tan onlara sabrıcemil nasip etmesini temenni ediyorum. Böyle karanlık emellere hizmet etmiş cinayetlerle alakalı olarak da toplumsal duyarlılığımızın ön planda tutulması gerekliliğine vurgu yapmak istiyorum.'' dedi.