Malatya’daki Depremler Marmara’yı Nasıl Etkiler? Prof. Dr. Naci Görür Anlatıyor! Naci Görür, Malatya ve çevresinde yaşanan depremleri, Marmara Bölgesi’nde beklenen depremi ve Türkiye’nin depreme hazırlık durumunu değerlendirdi.

Malatya ve çevresinde son günlerde peş peşe meydana gelen depremler, vatandaşları tedirgin ediyor. Deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, bu depremlerin nedenlerini, Marmara Bölgesi’nde beklenen büyük depremin olasılığını ve Türkiye’nin depreme hazırlık durumunu anlattı.

Malatya’daki Depremler Beklenen Depremler mi?

Prof. Dr. Naci Görür, Malatya’daki depremlerin 6 Şubat 2023’te meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki Elazığ depreminin bir sonucu olduğunu söyledi. Elazığ depreminin, Doğu Anadolu Fayı üzerinde Arap levhasıyla Anadolu levhası arasındaki sınırda gerçekleştiğini belirten Görür, “Bu sınır boyunca bu iki levha arasında büyük bir hareket meydana geldi. Bu hareket, sınır boyunca ve sınıra komşu olan kimi fayları hareketlendirdi. Özellikle onlara stres transfer etmek suretiyle deprem üretme zamanlarını öne çekti.” dedi.

Stresin, fay içinde kayaları kırma kuvveti olduğunu ifade eden Görür, “Deprem sırasında açığa çıkan bir kısım enerji bu faylara verilir, bu faylara iletirilir. Tabii enerji iletilen fayda eğer belirli süre sonra deprem yapacaklardı bile, bu gelen ekstra enerji ile daha erken deprem yapabilirler.” diye konuştu.

Görür, Malatya’da ve çevresinde gördüğümüz fayların, mesela Adana’da olan bazı fayların, Erzurum’da olan bazı fayların, Diyarbakır’da olan bazı fayların bunların hepsinin işte bu büyük depremlerin sonuçları olduğunu vurguladı.

Marmara Bölgesi’nde Beklenen Deprem Ne Zaman Olur?

Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Bölgesi’nde beklenen büyük depremin ne zaman olacağına dair kesin bir tarih vermenin mümkün olmadığını ancak olasılıklar üzerinden konuşulabileceğini söyledi. Görür, “Marmara Bölgesi’nde beklenen deprem için şöyle diyebiliriz: 1999 Gölcük depreminden sonra Marmara Denizi’nin batısında kalan bölgede yani Tekirdağ-Çanakkale arasında kalan bölgede her an büyük bir deprem olabilir.” dedi.

Görür, Marmara Denizi’nin doğusunda kalan bölgede ise yani İstanbul’un altında kalan bölgede ise 1999 Gölcük depreminden sonra oluşan stresin henüz yeterli seviyeye ulaşmadığını ancak 2025-2030 yılları arasında bu seviyeye ulaşabileceğini belirtti. Görür, “Bu da demek oluyor ki Marmara Denizi’nin doğusunda da 2025-2030 yılları arasında büyük bir deprem olma olasılığı artacak.” diye konuştu.

Görür, Marmara Bölgesi’nde beklenen depremin büyüklüğünün ise 7.2 ile 7.4 arasında olabileceğini tahmin ettiklerini söyledi.

Türkiye Depreme Hazır mı?

Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye’nin depreme hazırlık durumunun yeterli olmadığını, özellikle İstanbul’un büyük bir risk altında olduğunu söyledi. Görür, “1999 depreminden bu yana biz devamlı depreme hazırlanmak gerekir diye bütün yönetimleri ve halkı uyarıyoruz. Bu uyarılara baştan biraz sıcak bakıldı, birtakım şeyler yapıldı, sonra tavsadı, unutuldu.” dedi.

Görür, İstanbul’da hiçbir şey yapılmadı demek doğru olmaz ama yapılacakların yanında yapılmış olanların oldukça az olduğunu ifade etti. Görür, “İşin özü şu: Biz İstanbul olarak, Marmara Bölgesi olarak henüz depreme hazır değiliz, yeterince hazır değiliz.” diye konuştu.

Görür, depremin sadece bir doğal afet değil, aynı zamanda büyük bir ekonomik felaket olduğunu da vurguladı. Görür, “Marmara Bölgesi’nde beklenen deprem olursa başta Marmara Bölgesi olmak üzere Türkiye dizüstü çöker. Ekonomik bağımsızlığını bile yitirir, siyasi bağımsızlığını yitirir. Biz sanayi olarak, ekonomi olarak depreme yeterince hazır değiliz. Bir an önce hazır hale gelmeliyiz.” dedi.

Görür, Marmara Bölgesi’nde iş imkanı gerekçesiyle hala göç alan illerin tersine göçe teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Görür, “Fabrikaların yapılmasına izin verilmemesi gerektiği görüşündeyim. Çünkü deprem olursa bu fabrikaların hepsi çökecek. Hem insanlar ölecek hem de üretim duracak. Bu da Türkiye’nin dünya ile ilişkisini keser, pazarını kaybeder, ekibini kaybeder, ekipmanını kaybeder, rekabeti kaybeder, ihracatı kaybeder.” dedi.

Görür, depreme hazırlanmanın sadece binaları güçlendirmekten ibaret olmadığını, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir dönüşüm gerektirdiğini söyledi. Görür, “Depreme hazırlanmak demek deprem bilincine sahip olmak demektir. Deprem bilinci demek depremin ne olduğunu bilmek demektir. Deprem bilinci demek deprem anında ne yapacağımızı bilmek demektir. Deprem bilinci demek depremden sonra ne yapacağımızı bilmek demektir.” dedi.

Görür, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi ve gerekli önlemleri alması gerektiğini sözlerine ekledi.