657 Devrimcileri

Bazı başlıklar vardır yazıp yazmamak konusunda med cezir yaşarsınız. Çünkü bazen ucuza kaçmanız gerekir ama siz rahat durmaz eleştirirsiniz ve hemen karşıt görüşün hücum alanında takviye destekten yoksun çırıl çıplak kalırsınız. Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın ihraç edildikten sonra açlık grevine başlamaları da işte bu tür bir başlıktır.

Açık konuşalım kıvırmanın alemi yok, açlık grevi kamu vicdanını hedef alan eylemdir. Ayrıca “faşist” olduğunu iddia ettiğiniz ve halkı ezen bir kimlik addettiğiniz bir devletin memuriyetinden kurtulduğunuz için ne diye açlık grevine giriyorsunuz ki? Devrim/ci tarihinde kim var ki hem memurluk yapıp hem de mücadele etmiş devlete karşı. Memuriyet kazanımları ve/veya milletvekili özlük hakları alırken iyi ama sokakta faşist/katil TC mavraları gırla devam. Bende gecemi gündüzüme katarak üç satır yazıp beş kuruş telif kazanacağım diye çırpınacağım sonra neredeyse her gün bir şehirde program çekmek için yollarda ömür tüketeceğim ve devlet çok kazandın diyerek gelir vergisi dilimimi %35’e YÜKSELtecek sonra ben YÜKSEL’de eylem yapıp benim alın terimden biriktirdiklerimi vergi olarak ödediğim devlete, bir kuruşluk faydası olmayan eylemcilerin maaşını hem de devlete söverek almalarını izleyeceğim öyle mi! Komik misiniz siz yoksa komik olmak için mi uğraşıyorsunuz! Yıllarca maaş alıp her hangi bir akademik çalışma üretemeyen sorduğunuz da devlet politikası böyle üretimimiz engelleniyor diye savunma geliştiren bu zevattan gına geldi.

Peki kamu otoritesi açısından baktığınız da haklı veya haksız olarak bu tür eylemlere girişecek başkalarının (örneğin Fetö veya Daeş militanları) isteği karşılandığında nasıl bir kaosun doğacağını düşünebiliyor musunuz?

İş bu sebepten ötürür gerekirse zorla gıda desteğine tabii tutulmalıdırlar. Artık sırf Erdoğan’a karşılar diye olumsuz örnekleri kutsamaktan vazgeçin. Ayrıca mahkemede “Üç avukat az bu bir dayatma” ne demek! Benim sadece bir tane var (Avukat Arif Doğu, sırf mücadeleme destek olmak için avukatım olmanın ötesinde bir abi gibi inandığım davada yürüdüğüm yolda hep yanımda olup destek veriyor). Davalık olduğum pek çok kurum/kuruluş yöneticisi var. Kimi doğrudan ceza istiyor kimisi benim bile ağzıma alırken tüylerimi ürperten paraları ama hiç vazgeçmedim. Zihni (Çakır) Abinin ısrarına rağmen Avaztürk ayakta kalsın bize yeter diyerek para pul da almıyorum ama hiçbir yer ve zamanda bunu da dile getirmemiştim ilk kez burada açıklıyorum. Sonuçta bir mücadele veriyorsanız bunun bedelini ödersiniz! Yani bir kuruş kazanmadan bir de üstüne yıllar içinde biriktirdiğim teliflerimden bir sürü masraf ederek kendimce bir mücadele yürütüyorum. Sadece bu kadar mı, elbette hayır. Neyse diyorum! 

FETÖ Kumpaslarıyla yıllarca cezaevlerinde yatan, kanser olan ve dahi hayatını kaybedenlerden hangileri böylesi bir eyleme girişti. Dün savaş gemisinde kaptan olan bugün kumpaslar yüzünden okyanusta yük gemilerinde korsan nöbeti tutuyor buna rağmen hiç bir şekilde devletine karşı en ufak bir söylem bile geliştirmiyor.

Son olarak neden ihraç edildiklerini hala anlayamadığım iki dostum var (İkiside akademisyen) ve ısrarla “Aman devlete zeval gelmesinde bizim masumuyetimiz elbet bir gün ortaya çıkar” diyerek direniyorlar. Hatta onları ihraç edenin kimleri ettirmediğini düşündüğümde yeni bir metod deniyor ‘gülerek ağlıyorum’... Hele bunlardan farklı birisi var, sürüldü hem de Fetö zannıyla. Bildiğiniz Alevi. Ne zaman bir araya gelsek bana sinirden gülme krizi geliyor çünkü Kadıncağızın emzirdiği bebeği var ve her gün Ankara’ya yakın bir şehirden süt izni için evine dönüyor, şaka değil gerçek. Tek suçu kocasının darbe gecesi eleştirel sosyal medya iletileri paylaşması. Darbeci olduğu iddia edilen generalin abisi Cumhurbaşkanına danışman olurken kocası sosyal medya da eleştiri yaptı diye süt emziren anne günlük şehirler arası yolculuk yapıyor!!!

 

Not 1 : Tiyatro yaz yönet, bez parçalarından kostüm hırdavat eskilerinden dekor yap sonra kapı kapı bilet sat, yetmez buz gibi setlerde ayakların donarcasına program çek, zatüre ol, haber yap sonra canı sıkılan mahkemeye versin git zırt pırt ifade ver bu esnada diyabetle mücadele et sonra devlet her kazandığın 100 liranın 35 lirasını vergi olarak alıp Selahattin Demirtaş’a maaş Mehmet Cengiz’e nasıl ve ne şekilde verildiğini bilmediğin ihale bedeli olarak ödesin. Sende bunu içine sindir. Asıl eylemi benim yapmam lazım!!!

Not 2 : Semih Akça öğretmendir. Nuriye Gülmen ile eylem birliği yüzünden aynı yazı içine aldım.

Önceki ve Sonraki Yazılar