Çin'in Kızıldeniz'e Filo Gönderme Kararı: Bölgesel Güvenliği Artırma Hamlesi
Kızıldeniz ve Aden Körfezi'nde artan Husi saldırılarına yanıt olarak Çin, 46'ncı filosunu bölgeye gönderme kararı aldı. Bu hamle, uluslararası taşımacılığın güvenliğini sağlamak ve bölgesel istikrarı korumak amacını taşıyor.
Son dönemde, Kızıldeniz ve Aden Körfezi'nde Husilerin deniz saldırılarında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Bu durum, uluslararası taşımacılığı tehdit ederken, dünyanın dört bir yanındaki büyük şirketleri bu stratejik koridoru kullanmaktan kaçınmaya zorluyor. Avrupa Birliği'nin (AB) ardından Çin de, deniz seyrüseferini korumak ve bölgesel güvenliği sağlamak amacıyla kritik öneme sahip bu bölgeye filo gönderme kararı aldı.
Çin'in bu stratejik hamlesi, resmi haber ajansı Xinhua tarafından duyuruldu. Habere göre, 46'ncı filo, Güney Çin'in Guangdong eyaletinden yola çıkarak Aden Körfezi ve Somali açıklarında bulunan 45. Deniz Filosu'na destek verecek.
Filo, güdümlü füze destroyeri Jiaozuo, füze firkateyni Xuchang ve kapsamlı ikmal gemisi Honghu'dan oluşuyor. Filoda ayrıca iki helikopter ve 700'den fazla subay ve asker, aralarında özel kuvvet mensuplarının da bulunduğu bir güçle görev yapacak.
Bu gelişmeler ışığında, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Husilerin Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırılarının başarıyla engellendiğini duyurdu. CENTCOM, Husilerin gönderdiği kamikaze üç insansız hava aracının (İHA) düşürüldüğünü ve hiçbir ticari geminin zarar görmediğini bildirdi.
Öte yandan, Husi medyası, Hudeyde'nin kuzeyindeki Ras İsa limanı yakınlarında yer alan tesislere ABD ve İngiltere tarafından üç hava saldırısı yapıldığını aktardı. Bu saldırılar, bölgedeki gerginliği daha da artıran önemli gelişmelerden sadece birkaçı.
Çin'in bu hamlesi, uluslararası toplumun bölgedeki güvenlik sorunlarına karşı birleşik bir cephe oluşturduğunu gösteriyor. Çin'in filo gönderme kararı, bölgesel ve uluslararası güvenliğin sağlanmasında kritik bir rol oynayarak, Kızıldeniz ve Aden Körfezi'ndeki taşımacılık güzergahlarının güvenliğini artırmayı hedefliyor. Bu stratejik hamle, aynı zamanda Çin'in küresel güvenlik meselelerindeki etkinliğini ve sorumluluğunu vurgulayan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.