Çok şükür, Devlet FETÖ’ye değil FETÖ Devlete sızmış; YERSEK!

Aslında dünden bu yana yoğunluk nedeniyle ertelediğim bu yazının başlığı “FETÖ mü devlete sızmış yoksa Devlet mi FETÖ’ye” idi. Ama TSK’nın, “Darbeciler diye verdiği FETÖCÜ oranının yüzde BİRBUÇUK olduğu” yönündeki son açıklaması ile birlikte, bu başlık hükmünü kaybetti. Neden TSK açıklamasını esas kabul ettiğimi soracaksınız, biliyorum… Anlatayım.

Neticede Kanlı Darbe girişiminin merkezi TSK. Yapılan açıklama, Kanlı Darbe girişiminde bulunanların -bugüne kadar kendisi dahil hiçbir ifadede doğrulanmamış olsa da- boğazına kemer geçirerek eziyet ettikleri Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın onayı ile yapılmış bir açıklama. Bu açıklamadan sonra, Türkiye geneline yayılan Fetullahçı Darbe kalkışması nedeniyle askeri birliklerde Darbeci olarak öldürülenlerin sayısının 15 civarında kalması (toplamda 20 diye açıklandı) da hükmünü kaybetmez mi? Ayrıca TSK’daki oranı ancak yüzde 1,5’a ulaşmış bir örgütlenme söz konusuysa, buradan ironik olarak kullandığımız “devletin örgüte sızdığı” çıkarsamasını değil; “örgütün devlete sızdığı” sonucunu çıkarabiliriz gerçekten.

Terfi sırasında olan 140 Albay’dan 135’inin, 358 generalden 133’ünün FETÖCÜ olduğuna dair raporları ivedilikle çöpe atmamız gerek hatta; kafalar karışmasın. Öyle ya; nasıl olur da TSK’nın yüzde 1,5’i olan bir örgüt bu denli ezici bir çoğunluk elde edebilir terfi listelerinde.

Mesela 2013 Kasım’ında yapılan ve 100 civarında İstihbarat Subayı alınan Jandarma sınavının sorularının dağıtıldığı bilgisini hiç dikkate almayalım. Yüzde 1,5 etkisi olan bir örgüt bunu nasıl yapsın…

1996’dan bu yana Komutanlıkların personel alımlarında soruları çaldıkları bizzat bazı generaller tarafından açıklansa da bunları dikkate bile almayalım.

Son 10 yıl Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıklarının Personel Başkanlıklarını sistemli bir şekilde ele geçirdiği belirlenen örgütün yüzde 1,5’lik bir dilimle bunu başarması imkansız. O yüzden o iddialar da çöpe atılsın bence. Bunu araştırmakla zaman kaybetmenin anlamı yok! Hele Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve J Başkanlarının ve dahi önceki ve bugünkü BAŞKOMUTANLARIN yaverlerinin tamamının Fetullahçı olduğu iddiaları bile hükmünü kaybedebilir bu açıklamadan sonra. Öyle ya yüzde 1,5 etki alanı olan bir örgüt, bu isimlerin eşlerinden de yakın pozisyonlara adamlarını nasıl sokabilir?

Türkiye’deki darbeden beslenmeyen siyasal ve toplumsal tabakaların tamamının desteklediği ancak örgüt tarafından manipüle edilen Balyoz ile toplumsal taban bulamayan Askeri Casusluk Kumpasları ile tasfiye edilen kadroların örgüt tarafından doldurulduğu çığlıklarına bugüne kadar kulak tıkandığı gibi bundan sonra da kulak tıkansın.

Daha bundan 4 ay evvel yazdığımız ve Hava Kuvvetlerinin savunma ve taarruz gücünün FETÖ DARBESİNE maruz kaldığı uyarılarımıza o gün olduğu gibi bugün de bizzat Genelkurmay Başkanı ve TSK tarafından soruşturma açtırılsın. Apoletli kalemler bizlere çemkirmeye devam etsin hatta. Zira TSK’nın bizzat açıkladığı örgütün egemenlik alanıyla bunların yapılması mümkün değil. Bizler o uyarıları yaparken fitne çıkarmışız; hepsi bu.

Bundan tam 1 yıl önce, o dönem Ankara Temsilciliği görevini yürüttüğüm Yeni Söz Gazetesi’nde 20 Mayıs 2015 günü yayınlanan “TSK’DAKİ FETULLAHÇILAR VE TIRMANAN DARBE TEHDİDİ” başlıklı yazımdaki uyarılarım nedeniyle hemen derhal soruşturma açtırılsın. Zira hepi topu yüzde 1,5’luk bir oranı olan Fetullahçıların tırmanan Darbe tehdidi mi olur, ben o dönem TSK’nın itibarını zedelemeyi hedeflemişim demek ki!

Yine aynı gazetede 2 Haziran 2015 günü yayınlanan ve Genelkurmay tarafından Yeni Akit Gazetesinden rahmetli Hasan Karakaya’nın aranmasını ve “Zihni Çakır ne yapmaya çalışıyor” minvalinde hesap sorucu bir üslubun kullanılmasını tetikleyen “BİZİM 'YAŞ'DA DA BİR 'SİSİ' AKAR MI?” başlıklı yazım nedeniyle hemen derdest edilip kodese gönderilmem gerek. Çünkü o yazıda da yüzde 2 bile olmayan bir grubun Darbe yapabileceği uyarısında bulunmuş ve her ne kadar kendi ifadesi dahil hiçbir ifadede doğrulanmamış olsa da “Darbecilerce boğazına kemer geçirilerek öldürülmek istendiğine dair” kahramanlık capsleri oluşturulan Hulusi Akar’ın komuta edeceği bir Ordunun darbe yapabileceği gibi absürt bir iddiada bulunmuşum.

Bunları alt alta sıralamak mümkün. Ama dedim ya; ordudaki oranı yüzde 1,5 olan bir örgüt söz konusuysa hepsini çöpe atalım gitsin.

Hatta 15 Temmuz gecesi yaşananı Fetullahçıların Darbe girişimi olarak nitelendirmek bile hata. Çünkü 29 yıla yakın bir zamandır sistemli olarak sızmaya çalıştığı orduda, ancak yüzde 1,5’a ulaşmış bir hücrelenmeye sahip olabilecek kadar beceriksiz bir yapı hangi akla hizmet Darbe girişiminde bulunabilir ki…

Bence bu işin TSK ayağını da tıpkı yüzde 70’i aşan oranla egemen olduğu söylenen Emniyette olduğu gibi yarısına yakını örgütle ilişkili olmamasına rağmen tasfiye edildiği söylenen 2-3 bin kişiyle kapatalım gitsin.

Çünkü böyle giderse, 15 Temmuz'un ilk saatleriyle birlikte, meydanlarda kışla kapılarında tankların üzerine çıkan, namlulara göğüs geren ve hatta "olağanüstü" akılla F16 düşürmeye çalışanlar, bu gün de meydanlarda demokrasi şarkıları söyleyenler Devlete karşı ayaklanmayla, şehit olanlar da isyancı olarak yaftalanabilir Allah esirgesin...

Önceki ve Sonraki Yazılar