Davutoğlu içerde, Gül dışarda

Siyaset her zaman ilginçtir ama ülkemizde çok daha ilginçtir.  Önceki gün haberi ilk biz girdik çünkü kimsenin haberi yoktu Ahmet Davutoğlu’nun Tokat’a gideceğinden. Kulislere bakılırsa bu ani ziyaret Tokat’ta dahi şaşkınlıkla karşılandı. Peki neler oluyor?

Önce erken seçim haberleri sürekli gündeme taşındı. Bu iki açıdan imkansız. Birincisi referandum sonrası uyum yasalarının bitirilmesi için bütün şüphelere rağmen şuanki meclise ve kör topal yürüyen MHP ile işbirliğine ihtiyacı olan Erdoğan’ın, üstüne ikinci sebep olan henüz toparlayamadığı ve neredeyse ilçe kongrelerine kadar üzerine eğildiği teşkilatın yenilenmesi tamamlanmadan seçime gidemeyeceği aşikarken bu haberlerin kaynakları/dayanakları gerçekten şaşırtıcı.

Sözcüsünden al haberi... Abdullah Gül’ün eski danışmanı, Yeniçağ gazetesi yazarı Ahmet Takan 21 Eylül 2017’de başlığı attı; “Abdullah Gül Sertleşecekmiş”. Yazının içeriğinde ise ilginç bir kısım dikkat çekiyor. “Abdullah Gül hareketliliği yeniden alevlendi. Zarrab dosyasının kalın ayrıntıları tesadüf mü oldu?.. Bilemem. Abdullah Gül'ün son zamanlarda İngiltere ağırlıklı dış gezileri ile beraber İstanbul'daki ofis ve evinin ziyaretçilerle dolup taştığı konuşuluyor. İstişareci ziyaretçiler arasında AKP'nin eski/yeni deve dişi gibi isimleri sıralanıyor. Aralarında bir de AKP Genel Başkan Yardımcısı ismi zikrediliyor. 'Hazırlanıyor. Gör bak Abdullah Gül bu sefer çok ciddi bir çıkış yapacak' diye iddiaları var. ..Gül'cülerin ihtiyatlı olanları(!) ise bayrak değişiminin Barzani referandumu sonrasında olabileceğine yönelik umut besliyorlar... Tarafsız gözlemciler ise, Şaban Dişli'nin Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Prof. Dr. Ali Erbaş'ın Diyanet İşleri Başkanı olmasının ardından bu kulisleri tazelenen nikâhın üst yapı çalışmaları olarak değerlendiriyor."

 

Burada altını bizim çizdiğimiz dört önerme ilginç (Koyu renkli ifadeler ise kendisinin tercihi). Zarrab dosyasının “Kalın” ayrıntıları, İngiltere ağırlık dış gezileri, ev ve ofisinin ziyaretçilerle dolup taşması ile Barzani’nin referandumu sonrası bayrak değişimi bu yazının öne çıkan cümleleri. Demek ki Ahmet Takan, Zarrab dosyası hakkında bizim bilmediğimiz pek çok şeyi biliyor! Yine bu yazıdan anladığımız kadarıyla Abdullah Gül’ün yurt dışı ziyaretlerinin altında “Erdoğan sonrası” bir sürece hazırlık ve diyalog başlamış gibi. Ancak kafa karıştıran soru tam da burada devreye giriyor! Erdoğan hala cumhurbaşkanı iken ve 2019’da aday olacağı belliyken Erdoğan sonrası en yakın tarih 2024 oluyor. Bu durumda Abdullah Gül veya bir başkası için Erdoğan sonrasını konuşmak biraz ilginç değil mi? Yaklaşık 7 yıl sonrasına hazırlanmak bana epey garip geldi! Buraya bir virgül koyalım sonra toparlar sağlamasını yaparız nasıl olsa! Ayrıca Barzani’nin referandumu sonrası bayrak değişimi ne alaka!!!

Peşi sıra Davutoğlu, Başbakanken Tokat’ı ziyaret etme sözü verdiği için ansızın Tokat’a gidiyor. Bu arada kulislere sürekli Meclis Başkanlığı haberi üfürülüyor. Her şeyin Erdoğan’ın iki dudağı arasında belirlendiği bir iktidarda bunu kim duydu da basınla paylaştı. Çünkü Erdoğan’ı takip ettiğimiz kadarıyla yapacaklarını bırakın basınla yakın çevresiyle bile paylaştığı görülmüş iş değil.

Bu arada Ankara Ticaret Odası seçimleri için Osman Gökçek’in kurdurduğu ve sayısının bini aştığı söylenen şirketlerle alakalı 693 sayılı KHK’da oy kullanamayacakları belirtilmiş yetmemiş bir de üstüne Bakanlar Kurulu kararıyla Kasım 2017’de ki seçimler Nisan 2018’e ertelendi.

Ve dün Kadir Topbaş istifa etti. Erdoğan’a rağmen ne koltukta oturabilirsiniz ne de kalkabilirsiniz! Ancak Erdoğan’ın istifa işlerinden hazetmediği düşünülürse Topbaş bir mesaj mı verdi!

Son bir ayrıntı daha paylaşacağım. Varlık Fonu Başkanı Mehmet Bostan gece yarısı görevinden alındı. Erdoğan zaten bir karar verdiyse uygulamasının gece yarısı olması biraz şaşırtıcı değil miydi(?)

Virgüle geri dönüyorum. Erdoğan dışarda ABD, İngiltere ve Almanya üzerinden bir operasyonla karşı karşıyayken içerde de Ak Partinin önemli isimleriyle mi sıkıştırılıyor. Kısacası Erdoğan bir kuşatmayı mı aşmağa çalışıyor!

Pek yakında Erdoğan’a karşı daha açık bir cephe görebiliriz. Ancak bu sefer açık veya kapalı ne kadar kart varrsa ellerinde sahaya sürecekler. Çünkü birileri zamanlarının daraldığını düşünerek takım oyununu bozabilir. Şuana kadar bu kadar sessiz kalmaları hayra alamet değil de iktidarda geçirdikleri tecrübenin yansıması gibi.   

Son olarak bütün bunlara karşın Erdoğan’ın tepkisi ise daha çok dış politika odaklı. Barzani’nin inatla gittiği referanduma dair MGK üzerinden Ankara antlaşmasına vurgu yaparken, ABD ve diğer müttefiklere de Rusya’dan aldığı S-400 füzeleriyle cevap verdi. Muhtmelen Gül ve Davutoğlu’nu daha sert bir mücadeleden uzak tutmağa uğraşıyor. En azından teşkilatı toparlayana kadar.

Not: S-400’lerle ilgili en önemli sıkıntı aslında hiç kimsenin görmediği ya da görmek istemediği bir ayrıntı da gizli. S-400’ler tıpkı ABD yapımı Patirot’lar gibi sadece dost ve düşman kodlarına göre saldırı düzenleyebiliyor. Yani S-400’ler için Rus yapımı hariç bütün uçaklar düşman iken (ki buna göre elimiz de ki bütün F serisi uçaklar hedef hale geliyor) örneğin İran’ın uçakları dost oluyor! Şimdi nasıl çıkacaklar bu işin içinden açıkçası çok merak ediyorum. Sadece bizim uçakları sisteme uyarlasalar bile sınırlarımız içinden havalanacak bir S-400 füzesinin vuracağı örneğin İncirlik merkezli bir Nato uçağı için neler yaşarız çok merak ediyorum(?)

Önceki ve Sonraki Yazılar