ZİHNİ ÇAKIR
Devlet, FETÖ'nün devlet aklını dumura uğratan hücrelerine teslim mi oldu?
Hiç şüphesiz FETÖ, devletin kılcallarına kadar sızmış, milli devlet aklını dumura uğratan, siyasi ve ekonomik bağımsızlığımızı -üslenmiş olduğu nüfuz casusluğu göreviyle- sekteye uğratan tarihin en büyük ihanet örgütüdür.
FETÖ, Orduda asker Emniyette polis üniforması, yargıda Hakim-Savcı cübbesi giyerek, bürokraside en stratejik birimleri ele geçirerek ülkeyi ve devleti içerden çökertmeyi görev edinmiş küresel bir casusluk şebekesidir.
Necip Hablemitoğlu gibi önemli isimlere yönelik karanlık suikastların yanında, plan ve stratejileri açığa çıktığında, devletin kendisine yönelik mücadele kararlılığını gördüğünde, 15 Temmuz 2016 gecesi 251 vatandaşımızı şehit eden 2 bini aşkın vatandaşımızı da yaralayan eli kanlı silahlı bir terör örgütüdür FETÖ...
Bu örgütle mücadelenin kolay olmadığının elbette bilincindeyiz. Hele hele kendisine yönelik mücadele olasılığına karşı A-B-C planları hazırlamış bir örgütle mücadelenin zorluğunu inkar etmemiz, sayısı yüzbinleri bulan örgüt üye ve sempatizanlarından hesap sorma iradesi sergilenirken, "kurunun yanında yaşın da yanabileceğini", mağduriyetlerin yaşanabileceğini görmezden gelmemiz mümkün değil. Ne var ki; 15 Temmuz’dan sonra yaşanan süreçte ortaya çıkan mağduriyetler, örgütle mücadelenin zorluğundan, “kurunun yanında yaş da yanar” mantığından çok öte bir hal almış durumda.
15 Temmuz’un hemen sonrasından başlamak üzere 3 yıl boyunca kaleme aldığım uyarıcı yazılar bir yana, 8 Kasım 2019 tarihinde “DUMURA UĞRAMIŞ İNATÇI DEVLET AKLIYLA FETÖ’NÜN MAĞDURİYET TABANINI GENİŞLETME STRATEJİSİ ARASINDA SIKIŞAN GERÇEK MAĞDURLAR” başlığıyla, 16 Kasım 2019 tarihinde “FETÖ’NÜN ÜZERİNDE EN ÇOK TEPİNİLEN MAYINLI ARAZİSİ: BAYLOCK!” başlığıyla ve son olarak da 21 Kasım 2019 tarihinde, “FETÖ'NÜN BYLOCK TUZAĞI- GÖREVİ BU TUZAĞI BOZMAK OLANLARCA TAHKİM EDİLİYOR”başlığıyla yayınlanan 3 yazımda FETÖ’nün emniyet, yargı ve istihbarat bürokrasisindeki uyuyan hücreleri vasıtasıyla DUMURA UĞRATILMIŞ DEVLET AKLI’nın kayıtsız kaldığı mağduriyetleri ve örgütün bu mağduriyetler için hazırladığı mayınlı arazilerden BYLOCK TUZAĞINI dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.
Mağduriyetleri, MİT ile ortak çalışma yürüten Adli Bilişim Uzmanları tarafından DELİLLENDİRİLMİŞ kişilerin yargı çarkından kurtarılması ya da görevlerine iade edilmesi için kimsenin kılını kıpırdatmadığına işaret ettim.
Sizlere çok basit gibi gelen bu yazılarla büyük bir riski üstlendiğimin, büyük bir tehdide karşı gövdemi siper ettiğimin farkındayım. Zira çomak soktuğum kovan, örgütün kendine yönelik mücadeleyi itibarsızlaştırmak için mağduriyet tabanının genişletecek tuzağın kurulduğu ve bu tuzağı adeta tahkim eden uyuyan hücrelerin fink attığı bir kovan.
Son iki yazımda, bu kovanda kurgulanan mağduriyet tabanını genişletecek planın sonucu olarak, örgütle uzaktan yakından ilgisi olmadan sadece Kıble Pusulası ve Ezan Vakitleri gibi uygulamalarla iradesi dışında örgütün kripto haberleşme ağı olan ByLock’a yönlendirilen, bu durum Adli Bilişim Uzmanları tarafından MİT ile koordineli çalışmalarla delillendirilmesine karşın mağduriyetleri giderilmeyenleri gündeme almıştım. Bu yazımda da buna devam edeceğim.
2017 yılındaki MORBEYİN’le, ByLock yüklediğini itiraf edenler kurtarılır, sonrasında ByLock’un yazılımcısı bile tahliye edilirken, ByLock’tan haberi bile olmayan, mobil cihazına ibadet amaçlı indirdiği uygulamalarla iradesi dışında ByLock’a yönlendirilenlerden öğretmen H.Bulut’un hikayesini aktaracağım size.
Son 3 Öğretmenler Gününü buruk bir şekilde yaşayan, hayatı örgütün kurduğu yönlendirme tuzağıyla alt üst olan öğretmen H. Bulut’un ByLock kullanmadığı, telefonunda yüklü olan Kıbla Pusulası isimli uygulama ile iradesi dışında ByLock’a yönlendirildiği Adli Bilişim Uzmanlarının raporlarıyla somut bir şekilde ortaya konulmuş. Üstelik MİT, öğretmen H. Bulut’un FETÖ terör örgütü ile hiçbir bağlantısının olmadığını da onaylamış.
Öğretmen H. Bulut, devlet okulunda öğretmenlik yaparken, 12 Ekim 2016 tarihinde hiçbir gerekçe gösterilmeksizin açığa alınmış. 8 Şubat 2017 tarihinde de 686 No’lu KHK ile ihraç edilmiş.
H. Bulut’un telefonunda yapılan teknik inceleme sonrasında, yüklü olan Kıble Pusulası uygulamasına 4 kez giriş yapması sonucu iradesi dışında ByLock’a yönlendirme gerçekleştiği, suçlamaya sebep ByLock yönlendirmesinde sadece 6 IP’ye rastlandığı, 6 IP ile ByLock programına giriş yapmış olmanın teknik olarak imkansız olduğu belirtilmiş. Uzun süre yargılama neticesinde mahkeme Adli Bilişim Uzmanı Tuncay Beşikçi’yi SEGBİS üzerinden tanık olarak dinlemiş ve berat kararı vermiş. Ancak savcı Berat kararına itiraz edince dosya Bölge Adliye Mahkemesi’ne gitmiş.
Öğretmen H. Bulut buradaki sürecin ne kadar uzayacağını bilmeden, hiçbir suçu olmadan 3 yılı aşkın zamandır uzaktan yakından ilgisi olmayan örgüte üyelik ve örgütün kripto haberleşme ağını kullanmaktan hayatı kararan binlerce insandan sadece biri.
Tarafıma ulaşan öğretmen H. Bulut, “12.10.2016 tarihinde, devlet okulunda öğretmen olarak çalışmaktayken sebebin ne olduğunu dahi bilmeksizin, FETÖ terör örgütü ile iltisaklı olduğum gerekçesi ile açığa alındım. O dönem benimle birlikte açığa alınanların ByLock isimli bir programla suçlandığını medyadan öğrendim. Bu programı kullanmayı bırakın adını bile duymadığım için soruşturmanın bir an önce başlamasını istediğimden adliyeye gittim savcı ile görüşerek telefonumu teslim etmek istedim. Fakat, savcı dosyam olmadığı için telefonumu alamayacağını söyledi. 28.12.2016 tarihinde gözaltı, ev araması süreçlerini yaşadım. Henüz üzerime atılan suç kesinleşmemesine rağmen 08.02.2017 tarihinde 686 no lu KHK ile görevimden ihraç edildim. Suçlanmama sebep olan telefonum ve diğer el konulan dijitallerimde suç unsuru olmamasına, dosyamda bir tane bile FETÖ ile iltisaklı bir durumumun olmamasına, üstelik tamamen orijinal (formatsız-fabrika ayarlarına bile döndürülmemiş-kıble pusulası yüklü) telefonumu MORBEYİN kumpasını ortaya çıkaran ekipten biri olan, Adli Bilişim Uzmanı Tuncay Beşikçi Bey’in incelemiş olmasına ve Kıble Pusulası yönlendirmesini tespit etmiş olmasına rağmen hala çözüm noktasında bir adım atılmamıştır. Kıble Pusulası isimli bir programa ilki taşındığımız gün olmak üzere 4 gün bakmış olmamın böylesine hayatımı karartacak bir olaya sebep olacağını tahmin bile edemezdim..
Dosyamda, şifre, ID, kullanıcı adı, mesaj vb. olduğunu gösterir hiçbir evrak yoktur. Aksine Adli Bilişim Uzmanı Koray PEKSAYAR Beyin de 6 IP ile bu programın kullanılamayacağının ispatı olan raporu da mevcuttur. Koray Bey raporunda 15 kasım 2014 ten sonra 2 gün görülen IP’lerin dahi ByLock sistemi tarafından yasaklanmış Türkiye IP’si olduğunu özellikle belirtmiştir. Yani bağlantının olmasının imkansızlığını, bir yönlendirme olabileceğini ifade etmiştir.
Ben FETÖ terör örgütünden her daim uzak durdum. Görevimi vatan ve millet aşkı ile yerine getirdim. Mesleğimin baharında 6 yıllık bir öğretmenken üzerime atılan bu kadar ağır bir iftiranın açmış olduğu manevi yara çok derindir. 2010 yılında bu örgüt, KPSS sınav sorularını çaldığı için sınavımız iptal edildi ve tekrar hazırlanıp sınava girdik. Onların yüzünden geç atandım. beni ikinci defa mağdur ettiler. Fakat bu mağduriyetim ilki ile kıyaslanamayacak kadar zordur. Artık rüyalarımda okula gidip, içimde acı ile uyanmak istemiyorum. Adaletin yerini bulmasını, MORBEYİN çalışmasının devamının gelmesini istiyorum. MORBEYİN çalışmasının devamının gelmemesinin sebebi çalışmanın 15 kasım 2014’e kadar bakılıp bırakılmasıdır. Yani sorun 6 (altı) IP olan yönlendirmenin ikisinin 15 Kasım sonuna sarkmasıdır. Her şey apaçık ortada iken yetkililerin bu duruma neden son vermediklerini hala anlamış değilim. Bir insanın hayatı bu kadar ucuz olmamalı…
Ailecek zor durumdayız.
Üç yıldır bayramlar geliyor, Öğretmenler Günü geliyor, fakat ne bayram yapıyoruz ne de gözümüzdeki yaş kalbimizdeki sızı diniyor. Yetkililere seslenmek istiyorum lütfen artık dayanacak gücümüz kalmadı yaşayan ölü gibi olduk. İşlemediğimiz suçun cezasını üç yıldır çekiyoruz adalet bizim için de gelsin artık…”
Bu arada öğretmen H. Bulut’un 3 yıldır giderilmeyen mağduriyeti, olmayan ByLock’tan suçlanması TSK’da görevli kardeşini de etkilemiş. Ona da zor günler yaşatmış. İktidara yakın isimlerle Bakanlar ve milletvekilleri için kamu vicdanı kanatılarak uygulanan “suç ve cezanın şahsiliği” ilkesi binlerce garibanda olduğu gibi bu yılki Öğretmenler Günü’nü de gözünde yaş yüreğinde acıyla geçiren öğretmen H. Bulut ve ailesi için görmezden gelinmiş.
Gerekçesi sonradan anlaşıldığı üzere arkasında “dayısı” olanları kurtarmak için bir aparata dönüşen ilk MORBEYİN tarihinin 15 Kasım 2014 ile sınırlı tutulması sebebiyle bu tarihten sonraki irade dışı yönlendirmelerde mağduriyetler hala sürüyor.
Adli Bilişim Uzmanlarıyla ortak çalışma yürüten MİT’in bu mağduriyetleri bilmesine, HSK başta olmak üzere Yüksek Yargı’da bir çok kişiye bu durumun, mağdurların ismini içeren Bilgi Notları ile aktarılmasına karşın hiçbir adım atılmaması, EGM KOM Daire’nin ByLock’ta ekran güncellemesini geciktirmesi sonucu FETÖ’nün “mağduriyet tabanını genişletme” stratejisinin dinamik tutulması, insanın aklına ister istemez, devlet, FETÖ’nün, emniyet, yargı ve istihbarattaki devlet aklını dumura uğratan hücrelerine teslim mi oldu dedirtiyor.