NECDET PEKMEZCİ
Dikkat! İkinci bir emre kadar sokağa çıkmak yasak
Şu anonsla uyansaydık 2016 yılının 16 Temmuz'una!
"Dikkat Dikkat Dikkat! İkinci bir emre kadar sokağa çıkmak yasaktır!"
"TSK, yönetime el koydu"
"Yurtta Sulh Konseyi'nin 1 nolu bildirisidir!"
"Yine ikinci bir emre kadar siyasi partiler kapatıldı"
"NATO'ya bağlıyız!"
Şunlar şunlar tutuklandı"
Ha şunlar şunlar; "kaçarken vuruldu!"
Kaçarken vurulanlar arasında şu isimler de var...
Bu söylediklerim yaşanmadı, iyi ki de yaşanmadı...
Anlayacağınız olmadı, NATO'nun FETÖcü çocukları beceremedi...
Aslı millet becertmedi!
Çünkü milleti uykuda sanıyorlardı.
Bir millet uyuduğunda vatanın ırzına geçeceklerdi...
Bir millet uyumadı, becertmedi vatanı..
Sen misin becertmeyen!
Al ikincisi, üçüncüsü, yenisi geliyor..
Eli kulağında, sonbaharda olmadı, kışın, kış olmadı bahar...
Malum elinde kaldı FETÖ'nün, hatta elinde olan bilmem neresine girdi de farkında değil!
Öyleyse, yenisi kapıda...
TSK'da şucu bucu ha darbe yaptı, ha yapacak...
Hele ecnebi basın yok mu...
Çat kapı burada...
Yüksek Askeri Şura öncesi İstanbul hele Ankara yine yabancı basın mensuplarının üssü...
Adamlar muhabir değil, muhbir...
Soruyor; soruyor ha soruyar, TSK'da şucu bucu varmış.
Avrasyacıymış, ulusalcıymış!
EEEE...
Yani darbe yapacaklarmış!
Peki!
Dilek, temenni, gırla....
Makul ve mantıklı istekler, dilekler, temenniler...
Olsa iyi olmaz mı!
Dişlerini sıkıyorsun, o kadar öfkelisin ki; haliyle ciddiliyorsun...
Diyorsun ki, kılıç kılığına giren değnekler çoktan kırıldı...
Türkçesi; eski çamlar bardak oldu...
Anlıyor ecnebioğlu ecnebi de, ya şeytana bile rüşvet veren yerlisine ne oluyor..
Neyse faslı kapattık...
Yeni fasılda üniformasına küsen Türk subayı var...
TSK, Türk subayına ünforma ile milletin arasına çıkmasını yasakladı...
Oysa o üniforma bayrak kadar eski ve bayrak kadar anlamlı Türk için...
İşgal döneminde bile Türk'ün zabiti, subayı o üniformayı çıkarmadı üstünden...
Korgeneral Ali Daniş Karabelen'in anıları, Cemal Kutay tarafından "Beş Kıtada Bir Türk Subayı" adıyla yazıldı..
Sansürlüydü anılar, Cemal Kutay, işine geldiği gibi yazdı...
O başka mesele...
Ama Daniş Karabelen, Teşkilat-ı Mahsusa'nın en genç zabitiydi. Asteğmen olarak başladı meslege, Trablusgarp'ta da vardı, Kurtuluş savaşı'nda Afyon'da da son olarak Kore'de savaştı Daniş Karabelen!
Yurda döndüğünde meşhur Seferberlik Tetkik Kurulu'nu kurdu...
Tartışılır, eleştirilir...
Ancak oğlu eski FB'li Basketbolcu Erdoğan Karabelen'den dinlemiştim, işgal altındaki İstanbul'u ve Türk subayını...
İstanbul işgal altında...
İşgal güçleri; ki eri bile Türk'ün subayından selam bekliyor sokakta...
Oysa Türk subayı başka cephede vuruşuyor bu kez.
Vatan ve onur illa ki silah ile savunulmuyor...
Daniş Karabelen, nikahına giderken bile üniforması ile çıkıyor yola...
Ancak gelin görün ki, bir İngiliz subayı yolda, selam vermesini istiyor Daniş Karebelen'den...
Daniş Karabelen, selam vermek yerine iyi bir sopa çekiyor İngilz'e...
Tutuklanıyor haliyle...
Haydarpaşa Garı'nın ikinci katıda bir odaya hapsediliyor Daniş Karebelen..
Ancak unuttukları bir şey var, işgalcilerin...
Beşiktaş'ın kurucusu Daniş Karebelen.
Cimnastikçi, yüksek atlamacı ve de iyi bir bisiklet sürücü...
Atlıyor ikinci kattan ve koşarak, karşıya geçiyor, zor da olsa nikahına yetişiyor...
İşte böyle Türk subayının üniformasının, Türk milletinin onurunu koruması...
Hikaye, öykü ve de rivayet demiyorum, demiyorum; çünkü gerçek...
Ya da realite bu...
Genelkurmay hangisini anlıyorsa, öyle anlasın ve artık Türk subayının, bakkalda, kasapta, dolmuşta, otobüste, üniforması ile dolaşma yasağını kaldırsın...
Bu subaylar işgal altında da onuruna sahip çıktı üniformanın, millet de işgalde bile onurunu korudu üniformanın..
çünkü o üniforma Türk milletine ve Türk subayına Metehan'dan, Oğuz Kağan'dan ve Gazi Mareşal Mustafa Kemal'dan emanet..
Türk subayı o üniformayı miras değil, emanet aldı..
Böyle biline...