Sosyolog / BETÜL BAYKAL DİNÇ
Dünya Kadınlar Günü sizin olsun
Yine bir 8 Mart…
Kadınlarımızın sorunlarının dile getirildiği, seslerinin biraz daha gür duyulduğu tarihsel bir gün!
Söyleyen olmuş mu göremedim ama olmuşsa da bir daha vurgu yapmanın hiçbir sakıncası yok bence.
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ DEĞİL.. DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜDÜR.
1857'de ABD'de bir tekstil fabrikasında yapılan grev sırasında çıkan yangında çoğunluğu kadın 129 işçinin ölümü sonrasında (hemen sonrasında değil, 1910 yılında) ortaya çıkmış bir gündür bugün.
Ama emekçi deyince illa bir fabrikada çalışan işçi kadını düşünmemiz gerekmez tabii. Ev hanımı bir kadın, evde kocası tarafından sömürülmektedir, özel şirkette çalışan bir kadın hem çalışan, hem kadın olduğu için daha az ücret alarak iki kez sömürülmektedir, keza bir fabrika işçisi öyle, yani hem kadın hem yönetilenlerden biri olduğu için her alanda sömürülmektedir.
Küreselleşme ve kapitalist sistemin acımasız saldırıları yoksul-zengin uçurumunu derinleştirirken, kadınların hayatını eskisine oranla daha da olumsuzlaştırıyor.
Sosyal devlet ilkesinin görece daha güçlü ülkelerde bile kadınlar hep ikinci planda.
Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, en az cezalandırılan suçtur.
Tahminlere göre 113 ile 200 milyon kadın demografik olarak kayıp (yok) görünmektedir. Ya doğar doğmaz öldürülmüşler, ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamamışlardır.
*
Fuhuşa zorlanan ya da satılan kadınların sayısı yılda 700,000 ila 4.000.000 arasındadır.
*
Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyar dolardır.
*
En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca suistimal edimiştir.
*
Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim ve din ne olursa olsun en yaygın suistimal tecavüz ve tacizdir.
*
Dinsel, kültürel gibi nedenlerle yılda iki milyondan fazla kız çocuğunun organına hasar verilmektedir.
*
Sistematik tecavüz birçok çatışmada “özellikle Ortadoğu’da” bir terör silahı olarak kullanılmaktadır.
*
TÜRKİYE’DE KADIN OLMAYA GELİNCE..
ZORDUR EFENDİM!
Amerika ‘da saat başı tecavüz olayını aklına getirip içine sindirirken,
*
Kentlerde kalabalıkları, kırsalda tarlaları yarmak,
*
Tipik celladına aşık olma, erkektir döverde, severde demek,
*
Bir türlü durduramıyoruz, her gün artıyor efendim gibi bir yaklaşımcılık benimsemek, Aykırı olmayı farkında olmayı önüne katıp erkeklerle boğuşmak,
*
Cinsel dürtü ve hormon malzemesi olmak,
*
Eş olmak, anne olmak, zordur ülkemde kadın olmak.
*
Zorla evlendirilmeye direnince dövülerek öldürülmektir,
*
16 yaşında erkeklerle konuştuğu için babası ve dedesi tarafından öldürülen Medine’dir.
*
Öldürülmeden evvel kol ve bacaklarının kırılması, kardeşleri tarafından hastane odasında öldürülen ve bir kez bile gülemeden dünyadan göçen Güldünya’dır.
*
Tecavüz edilerek yakılan Özgecan’dır.
*
Yani kısacası kutuplarda deve olmak bile ülkemde kadın olmaktan kolaydır.
Birde erkekler vardır ülkemde, her kadına şiddet olayından sonra çıkarlar meydanlara…
HANİ MEYDANLARA ÇIKMAK YİĞİTLİĞİN ŞANINDANDIR sözüm ona.
Etek giyer protesto ederler, şiddetle kınarlar ya sonra….
Şiddetle kınamayın efendiler şiddetle sevin kadınları.
Şimdi bu olayları nasıl önleyeceğiz gibi bir şeyler yazmayacağım tabii..
Kusura bakmayın efendim!
Yaşadığımız teknoloji çağında kadın hala ikinci plandayken,
Sözde sahip olduğu seçme ve seçilme hakkını sözüm ona demokratik anlamda en gelişmiş ülkelerde bile kullanamazken,
Hala bir seks objesi olarak görülürken ve daha kötüsü mücadelesini verdiği şeyleri çoktan kaybettiğini farkında değilken,
Bugünü kutlamak abesle iştigaldir efendim.
Kadın bir de tacizle, tecavüzle, dayakla, töreyle hayatı iyice çekilmez hale getirilmektedir.
Son olarak;
Kadınlara bir gün verme lütfunda bulunan düzene teşekkürlerimi sunuyorum bütün kadınlar adına.
Anadolu’nun dört bir köşesinde ezilen ve sömürülen kadınların,
Irak’ ta, işgalci güçler tarafından tecavüze uğrayan masum kadınların,
Filistin’ deki kurtuluş mücadelesinde elde silah savaşan kadınların,
Suriye’de zulümden kaçarken yollarda ölen kadınların,
Doğu Guta’da hapishanelerde işkencelerde öldürülen kadınların da kadın olduğunu hatırlatarak..
Bugünü bir patlama durumu içinde yaşayan,
Bütün kadınların seslerini müzelik bir değer gibi sunarak bir yere varacaklarını sanan,
“Türk Aile Yapısının “ altını oyan programlar yapan, sonrada aman efendim biz kadınların sesiyiz, topluma örneğiz diyerek milyonlar cukkalayan sözde ve özde
“REKLAM KADINLARINA”
O kazın ayağının öyle olmadığını görmeleri UMUDUYLA.