NECDET PEKMEZCİ
Ecevit Gülen'i ABD'ye niçin gönderdi?
Malum günler gelip çattı.
Düne kadar ‘bu memlekette darbe marbe olmaz’ diyenler,15 Temmuz’da önce somya altlarına saklandılar, sonra da koştur koştur ekranlara çıktılar…
Meğer neler neler biliyorlarmış…
Ne kadar çok, tanındık- tanınmadık stratejist,analist, terör ve de anti-terör uzmanı varmış memlekette!
Hele itirafçılar yok mu; hepsi nasılda mütedeyyin, sabi sübyan!
Fethullah Gülen’inin ne ıncık’ı kaldı anlatmadık ne de cıncık’ı…
Herkesin ne kadar çok biriktirdiği varmış heybesinde Fethullah Gülen ile alakalı…
Hele eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral, 1998 yılında dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'dan "Devlet içindeki cemaatçi kadrolara yönelik bir çalışma yapmak için izin istediğini ancak Yılmaz'ın kendisine 'Sakın ha! Ecevit bu Cemaat'e meftûndur, böyle bir çalışma yaptığınızı duyarsa hükümeti yıkar' dediğini" söyledi ya…
Merhum Bülent Ecevit, de 13 Nisan 2005 tarihinde samimi bir itirafta bulunmuştu. “Abdullah Öcalan’ı niye verdiler, bilemiyorum” demişti.
Oysa aynı Ecevit, bütün kibarlığıyla yine aynı yıl içinde Fethullah Gülen’i “Sağlığınız çok önemli. Sizinle ilgili böyle bir soruşturma olsa haberimiz olurdu. Lütfen tedavinizi aksatmayın ve ABD’ye gidin” sözleriyle yolcu etmişti.
Ben de yazdığım kitapların birinde “Ecevit, Öcalan’ı aldı, Fethullah Gülen’i ABD’ye verdi” diye yazmıştım bu açıklamadan sonra!
Haliyle umursayan, inanan çıkmadı.
Ta ki, bu meşum günlere kadar…
Şimdi ağzını açan, gözünü yuman aynı nakaratı söylüyor.
Ve Bülent Ecevit’in de yolu ABD’ye düşmüştü bir vakitler. Üstelik o vakitler tam bir romantikti. Amerikan Haberler Merkezi (USIS) bursla göndermişti ABD’ye…
ABD’ye burslu giden ilk Türk gazeteciydi. Oradan döndükten sonra da siyasi kariyerinin ilk adımını 1961’deki Temsilciler Meclisi’ne üye olarak atmıştı Ecevit..
Bülent Ecevit ile Fethullah Gülen adı yan yana gelince nedense aklıma 4 yıl önce kaleme aldığım “Kanlı Kumpas” adlı kitapta Ecevit ile ilgili yazdıklarım geldi… Bir de böyle bakalım Bülent Ecevit’e:
AMERİKAN HABERLER MERKEZİ
Kısa adı USIS olan Amerikan Haberler Merkezi, Ankara’da Kızılay’ın göbeğindeydi. Ankaralıların randevulaştıkları ve Kızılay’a her yolu düşenin önünden gelip geçtiği Amerikan Haberler Merkezi, dolaylı ve doğrudan propaganda çalışmalarında önemli bir üstü.
Ankara’nın kalburüstü ailelerinin iyi eğitimli lisan bilen çocukları burada çalıştırılıyordu.
ABD, o dönemde etkili iletişim ve propaganda araçları arasında bulunan sinema filmlerinin ithalatının tekelini de Haberler Merkezi’ne ayırıyordu.
ABD ağırlıklı filmler özellikle Türkiye’nin dört bir yanına ucuz olarak satılıyordu. Tek eğlencesi sinema olan Türk halkı da ABD yaşamından örnekler artist ve aktrislerin saç ve kıyafet modellerini gördükten sonra değişime kendinden başlıyor, döviz stoku ağzına kadar dolu olan ülkenin zenginleri lüks yaşama yöneliyor; asfaltları, şoseleri, toprak yolları ABD otomobilleri işgal ediyordu.
Peki, Amerikan Haberler Merkezi’nde neler yaşanıyordu, kimlerin yolu buralara düşüyordu.
AŞAĞILAYICI KONUŞMALAR
İşte sonraki yıllarda ünlü olacak o isimlerden birisi de Betül Mardin’di.
Betül Mardin yıllar sonra USIS’te yaşadıklarını ve karşılaştığı davranışları hala aynı öfkeyle anlatıyordu:
“ABD Konsolosluğundaki Amerikan Haberler Merkezi’nden üç misli ücretle iş teklifi gelince düşünmeyip kabul ettim.
Bana dediler ki: 'Sen, basınla ilişkiler yapacaksın'. Ama kimse ne olduğunu bilmiyor. Yurt dışından gelen haberlerden seçme yapıp Türk basınına dağıtıyorum. Haber Merkezinin (USIS) başındaki Amerikalı biz Türklere 'natives' derdi; ülkesindeki Kızılderililere hitap eder gibi! Bu tabire çok sinirlenirdim.”
Sade bu kadarla da kalsa iyi ama olay çıkartan Türkler'e hakaret eden Amerikalıları da savunmak bu merkezin işiydi. Bakın Mardin nasıl da açıkça itiraf ediyor, burada çalışanların yaptıkları işleri:
“Bu arada olay çıkaran, taşkınlık yapan Amerikalıları savunmak da bazen bize düşüyordu. Türkiye'nin aleyhine çalıştığımı hmeye başladım.”
Betül Mardin’in USIS macerası böyle sona eriyordu.
Ya Türkiye’yi uzun süre idare edecek olan eski Başbakan Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Hanım o yıllarda neler yapıyordu?
ECEVİT’E USIS BURSU
Rahşan Ecevit’in de yolu USIS’e düşüyordu… Burada çalışan önemli isimler arasında Rahşan Ecevit’in de adına rastlanıyordu.
Rahşan Ecevit, USIS’teyken Ulus gazetesinde çalışan eşi Bülent Ecevit’in de basında yıldızı parlıyor ve ABD’ye, Amerikan Haberler Merkezi’nden aldığı bursla giden ilk Türk gazeteci unvanını alıyordu.
Hürriyet gazetesinde Kasım 2006 tarihinde Ecevit’in yaşam öyküsüne “Siyasetin şairi: Karaoğlan” başlığı uygun görülürken şu ayrıntı dikkat çekiyordu.
“Babasının yaşama veda ettiği 1954 yılında, Amerikan Haberler Merkezi’nin (USİS) davetlisi olarak Amerika'ya gider Ecevit. Halkçı gazetesine buradan da yazılar göndermeye başlar. 'Amerika Mektupları' adlı köşede yazılarını sürdürür. ABD'de aldığı üç aylık gazetecilik kursundan sonra da Boston'a gider. Harvard Üniversitesi'nin Ortadoğu Enstitüsü'nde Ortadoğu bölgesi üzerine çalışmalar yapar. Bu dönemde Bülent Ecevit, vaktinin çoğunu kütüphanelerde geçirir.”
USIS bursu alarak ABD’ye gidenler arasında yazar İlhan Selçuk’un da bulunduğunu ve Türkiye’ye döndükten sonra da Güzel Amerikalı adıyla bu ülkedeki izlenimlerini anlattığını unutmamak gerekiyor.