İslam sahipsiz değildir, kalmayacaktır       

Hiç öyle itiraz etmeyin, nereden çıktı şimdi bu, üstelik “Din gününün Sahibi” de Allah iken, sen kim oluyorsun da bir de bunu diyorsun, İslam sahipsiz mi ki? Demeyin. Çünkü bende tam bundan söz edeceğim.  

Şu FETÖ olayında yaşadığım yıkımı, içsel çatışmaları, travmaları anlatamam. Hiç öyle kandırılmadım ben edebiyatı yapıp, şakır şakır 15 Temmuz, Mit Tırları, HDP destekçiliği karşısında nasıl tavır aldığımı, öfkeden deliye döndüğüm twitleri filan ortaya saçıp, işte bu da kanıtı da demeyeceğim. Ben kandırıldım arkadaş. İnandım ben bu lanet olası yapıya. Özelden tanıdıklarım vardı, her biri dürüst, vicdanlı, hayırsever görünümündeydi ve ben onlardan tanıdım yapıyı. Her biriyle Mit tırlarından sonra araya koca bir uçurum koyup, bilhassa 15 Temmuz’dan sonra “ne suyu bunlara, artık selam bile vermek yok!” diyerek ilişkimi bıçak gibi kessem de, dershane meselesi zamanlarında filan iki muhafazakar yapı birbirine düşmemeli diyerek “durun, susun, etmeyin, yapmayın, ağır konuşmayın” diye toparlayıcı role soyunduğum da bir sır değil. Biz, öyle bir toplumuz ki her türlü etnik yapıyı bünyemizde barındırdığımız gibi, cı cu cenneti olmamız sebebiyle de her türlü tarikat, cemaat, şucu bucu yapıları da bünyemizde taşıyoruz. Neticede bunların hiçbiri uzaydan gelmedi. Yerden mantar gibi de bitmedi. Her biri daha düne kadar kapımızı çalan komşularımız, bir fincan kahveyi paylaştığımız arkadaşlarımızdı. Hatta bir kısmımızın akrabaları. Değil mi? Hadi hayır deyin. Çünkü bu cı cu yapılarının Fetö terör örgütü haricindekileriyle ilişkiler hala aşağı yukarı bu seviyede. Kafanı çevirsen bir oluşuma çarpıyorsun. Ha, ibret babından artık bu tür oluşumların her birine şüpheyle bakıyorsun, o ayrı. Fakat asgari müştereklerde yine de bir selamı alıp veriyorsun. Yani yarın bir gün bunlardan biri de FETÖ gibi bir kalkışma içine girerse yine kandırılma adayısın. Değil misin? Öylesin. Bu denklemin içinden çıkmak bu bakımdan zor görünüyor.

Şahsi kandırılma meselemi biraz açarsam... Benim öyle holdinglerim şirketlerim filan yok bunlara maddi çıkar sağlayacak. Öyle aman aman bir mevkide de hiç bulunmadım. Hiç devlette çalışmadım ki bir kere. Yani bunlara siyasi çıkar sağlayacak bir konumda da değildim. Hiçbir şekilde hiçbir kurumlarında vazife almadım. Yani bunlara fiziksel bir çıkar da sağlama durumunda olmadım. Benim kandırılmam daha çok vatan odaklıydı. Zaafım buydu benim ve 163 ülkede bayrağımızı dalgalandırmaları konusu bana az buz bir olay gibi görünmediği için tüm teveccühüm bundandı. Dershaneler meselesi patlak verdiğinde de işte, yani adamlar bu kadar hizmet(!) etti dershaneler niye bu kadar konu oluyor tepkisiydi benimki. Fakat kazın ayağı öyle değilmiş. Bunu ne zaman anladık peki? En net haliyle (ben Mit tırlarında netleştirdim) 15 Temmuz’da ülkeyi işgal ettirmek isteyip, bayrağımızı indirmek istediklerinde. Bu açıdan kandırılma kandırılmama değil asıl irdelenmesi gereken. Bir tarafın tüm omurgası kandırma üzerine kuruluysa, bundan herkes nasibini bir şekilde alacaktır. Biz almadık diyenler de alacaktır. Almıyorlar mı? FETÖ’nün ortaya attığı yemlerden gazete manşetleri şekilleniyor, FETÖ’nün sağladığı uyduruk belgelerle Ana Muhalefet Partisi siyasetini belirliyor. Bu kanmak değil mi?

Ayrıca şunu da ifade edeyim. Ben insanım. Kanmaya yatkın fıtratım. Şeytan Cennet’teki (Cennette ya, daha ilerisi mi var, ama buna rağmen aldanıyor) Adem’i bile aldatmadı mı? Bir tarafta Allah’ın buyruğu “dokunma o ağaca!” Fakat yine de dokunmadı mı? Demek ki burada bize bir mesaj var. İmtihan o kadar ağır ki, aldanırsın. Fakat hemen peşinden bir mesaj daha var. Sen aldanırsın ama Ben affederim. İşte bu yüzden tövbe var. Tövbeyi kabul var. Hadis var; “eğer siz günah işlemeyen bir topluluk olsaydınız, Allah sizi helak eder, yerinize günah işleyen bir topluluk yaratırdı.” Demek ki burada asıl konu tövbe. Adem’in tövbesi gibi tövbe. Nasıl kanmayacaksın, nasıl aldanmayacaksın? Söyler misin? Ben kanarım. Kanacağım da. Mesela kapıma gelen bir dilenciyi yine boş çevirmeyeceğim. “Yarım hurmanda mı yoktu Ya Aişe” diyen bir Peygamberin ümmeti olarak. Mesela arabamın camını silen çocuğa da kanacağım. Mesela nur yüzlü bir cami müezzini “kardeş, camimiz yarım kaldı” dediğinde de kanacağım. Buradaki kanmak, inanmak beni bağlamaz çünkü. Ben niyetimden mesulüm. Kandıranın mesuliyeti ise beni ilgilendirmez. Ve ben bu kanma yolunu tercih ederken, hep şu soruyu sorarım: “Ya kandırmıyorsa. Ya gerçekten çaresizse.” İşte bu sorunun cevabı milyonda bir bile olsa evet’se ben kanmayı tercih ederim. Bunlar zararsız kanma. Zararlı olanlar devlet ölçeğinde olanlar. Ve onlar da çok şükür açığa çıktı. Bu yapıların asıl yüzleriyle beraber.

Sayın Devlet Bahçeli bugün yaptığı bir konuşmada, “FETÖ IŞİD’in kılık kıyafet değiştirmiş halidir” dedi. 15 Temmuz olmasaydı sadece Mit tırları ve HDP destekçiliği ile kalsaydı mesele, belki ben bu söze itiraz ederdim. Bilhassa Mit tırları hadisesi hiç yenilir yutulur bir mesele değil ama yine de IŞİD çok korkunç katliamlar da yapabildiği için reel bağlamda iki örgütün farkı var derdim. Fakat gördük ki bu örgütün de adam öldürme noktasında hiç de İşid’den eksik kalır yanı yok. Gözünü kırpmadan katil olabilecek insanları içinde barındırıyor örgüt. 15 Temmuz ertesinde ben bu gözü dönmüşlüğü sıradan insanlar arasında da gözlemledim. Özetle inanılan şu, kendi yapıları dışındaki herkes –bir de yapılarına karşılarsa- kafirdir ve katli vacip hale de gelebilir. Öyleyse İşid’den fark ne?

Üstelik yelpazeyi biraz daha genişleteyim, eğer kendi yapıları dışındaki herkesi günahkar gören yapılar varsa onlar da birer Işid Fetö adayıdır. Çünkü bunun bir adım ilerisi tekfirdir. Bir Müslümanın bir Müslümanı öldürebilmesi için bir meşruiyet zemini gerekir ve o zemin işte bu tekfirdir. Oysa Yüce Rabb’in buyurduğu üzere “Müslümanlar ancak ve ancak kardeştir.” Yüce Peygamber’in buyurduğu gibi “kalbini yarıp baktın mı?” uyarısı gereğince ve kimsenin kalbini yarıp bakamayacağına göre dille ikrar eden herkes Müslümandır. Dokunamazsın! Dokunmazsın! Dokunamazsın! Ve karışamazsın. Şucu bucu kalıbına sokmaya çalışamazsın. Senin kalıbına girmediğinde tekfir edemezsin. Atatürkçü de Solcu da Alevi de Şii de ben ateistim demediği sürece bu sınıftadır. Sen kalkıp da onu tekfir edemezsin! Kaldı ki sen cemaatler arası bunu yapıyorsun.

İşte İslam bu kalıplardan beridir. İslam yalındır. Ilımlısı radikali yoktur. Tektir. Kimsenin ve hiçbir yapının tekelinde de değildir. Bir dönem FETÖ bu tekeli eline almaya çalıştı. Şu hadisi gerekçe göstererek: “İslam 71 fırkaya ayrılacak, birisi benim yolumda olacak.” Aslına bakılırsa benim her çevreden arkadaşım var, bazı tarikatlar da insanları yanlarına çekerken bu hadisi referans kabul ediyor. Oysa yine Peygamberimiz “Ümmetimin ihtilafında rahmet vardır” da diyor. Yani içtihad kapısına işaret buyuruyor. Hele bu noktada Peygamberimiz tekfiri kesinlikle men ediyor. Yani her ihtilaf tekfir sebebi sayılmamalı.

Yusuf İslam; “Ben İslam’ı Kur’an’dan tanıdım, eğer İslam’ı Müslümanlardan öğrenseydim İslam’a girmezdim” diyor. Bu bağlamda bu oluşumların İslam’a zararları faydalarından çok daha büyük. Fetö ve Işid bu işin nirvanası. Kur’an’ın yerine ısrarla kendi kitaplarını koyan bu oluşumlar, Yusuf İslam gibi Kur’an’dan öğrenilecek İslam’ın da önüne geçiyor. Her biri ayrı ayrı İslam’ı sahipleniyor fakat bunların temsiliyetine kalan İslam aslında sahipsiz kalıyor. Bunlara bakarak, değil Yusuf İslam gibi birilerinin İslam’a girmesi İslam’ı bırakanların sayısı çoğalıyor. Fakat İslam kesinlikle Işid ve Fetö olmadığı gibi, X oluşum B tarikatı da değildir. Bunların temsiliyetine de bırakılmamalıdır. İslam yine bireylerin omuzlarında yükselecektir. Ve o bireyler Anadolu’dur, Kahire’dir, Horasan’dır.

İslam Edebali’nin duasında, Osman Bey’in ülküsündedir. İslam Fatih’in İstanbul hayalindedir. İslam Sinan’ın Selimiyesi’dir. İslam Piri Reis’in hala uzaydan bile fotoğrafı çekilemeyen haritasındadır. İslam Yunus’un gönlünde, Ahmet Yesevi’nin bilgeliğindedir. İslam Hacı Bektaşi’nin imbiğinden süzülendir.

İslam’ın sahipleneni yine bu ilke ve ülkü sahibi vatanperver bireyler olacak, İslam Türk’ün sancağında şahlanırken, Türk, İslam’ın cevherinde yeniden mayalanacaktır.

Çünkü İslam ne terör örgütlerine ne de çapsız oluşumların inisiyatifine bırakılmayacak kadar değerlidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar