İstanbul'un İki Yüzü: Çekmeköy'e Milyonlar Akarken, İBB Projeleri Engellendi

İstanbul'un İki Yüzü: Çekmeköy'e Milyonlar Akarken, İBB Projeleri Engellendi

İstanbul'da siyasi çizgiler, belediye projelerinin akıbetini belirliyor: AKP'li Çekmeköy Belediyesi'ne Cumhurbaşkanlığı'ndan milyonlarca liralık bağış yapılırken, CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin önemli projeleri engelleniyor. İşte detaylar.

İstanbul, Türkiye'nin kalbi ve siyasi arenanın en çekişmeli sahnesi olarak, yerel yönetimler arasında yapılan yardımlar ve engellemelerle gündemdeki yerini koruyor. AKP'li Çekmeköy Belediyesi'nin, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından 45 milyon TL'lik bağışla desteklenmesi, siyasi sahnedeki ayrımcılığın ve çifte standartların yeni bir örneği olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum, İstanbul'daki CHP'li belediyelere yapılan muameleyle kıyaslandığında, özellikle dikkat çekici bir kontrast oluşturuyor.

Bu bağışın açıklanması, Çekmeköy Belediye Meclisi'nin Şubat ayı toplantısında gerçekleşti. Ancak, bu yardımların sadece AKP'li belediyelere yapılmasının altında yatan siyasi motivasyonlar, yerel yönetimler arasındaki eşitsizlikleri daha da belirginleştiriyor. CHP Grup Başkanvekili Ünal Bellek'in mecliste yaptığı açıklamalar, bu ayrımcılığın ve adil olmayan muamelenin altını çiziyor. Bellek, İstanbul'daki CHP'li belediyelere yapılmayan yardımların ve engellenen projelerin, siyasi bir ayrımcılığın göstergesi olduğunu vurguladı.

Öte yandan, Ekrem İmamoğlu liderliğindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) yaşadığı engellemeler, bu siyasi ayrımcılığın somut örneklerini sunuyor. Kamu bankalarının İBB'ye kredi vermemesi, İncirli Sefaköy Beylikdüzü Metrosu'nun onaylanmaması, İSKİ'nin arıtma tesisi ve altyapı projeleri için gerekli kredilerin engellenmesi gibi durumlar, İBB'nin projelerinin siyasi sebeplerle bloke edildiğini gösteriyor. Ayrıca, pandemi döneminde ihtiyaç sahiplerine yönelik bağışların İçişleri Bakanlığı tarafından kısıtlanması ve Halk Ekmek büfelerinin sayısının artırılmasına yönelik tekliflerin uzun süre reddedilmesi, İBB'ye yönelik engellemelerin çeşitliliğini ortaya koyuyor.

Bu durum, İstanbul'da siyasi aidiyetin, belediye projeleri ve sosyal hizmetlerin akıbetini doğrudan etkilediğini gösteriyor. Siyasi rekabetin, yerel yönetimlerin hizmet sunma kapasitesi üzerindeki etkisi, demokratik yönetim anlayışıyla bağdaşmıyor. İstanbul'un iki yüzü arasındaki bu derin uçurum, şehrin ve onun sakinlerinin refahı için ciddi sorunlara yol açabilir.

İstanbul'un geleceği, siyasi çekişmelerin ötesinde, adil ve eşit bir yönetim anlayışını gerektiriyor. Yerel yönetimler arasındaki bu tür ayrımcılıkların üstesinden gelinmesi, şehrin tüm kesimlerinin kalkınması için elzemdir. İstanbul'un iki yüzü arasındaki farklılıkları bir kenara bırakıp, ortak bir gelecek vizyonu için birleşmek, herkesin önceliği olmalıdır. Bu, sadece İstanbul için değil, tüm Türkiye için daha parlak bir geleceğin kapısını aralayacaktır.