ZİHNİ ÇAKIR
Kılıçdaroğlu FETÖ'cüler için 450 km yol yürürken siz şehitler için dibinizdeki Adliyelere yürüyemediniz!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “ADALET” sloganıyla Ankara’dan başlattığı yürüyüş, yarın (9 Temmuz 2017 Pazar) İstanbul’da tamamlanıyor, en azından öyle biliyor kamuoyu.
Bu yürüyüşün “ADALET” talebine yaslanmadığına dair fikrimi hep dile getirdim. Hatta daha ileri giderek; Başta FETÖ ve PKK olmak üzere yürüyüşün bileşenlerini tek tek ortaya koyup, ortaya çıkan fotoğrafın en temel amacının; “ülkedeki gerilim atmosferini nirvanaya çıkarıp, kültürel, mezhepsel ve etnik farklılıkları çatıştırmak” olduğuna da işaret ettim.
Ancak bütün bunlara karşın, sırf Kemal Kılıçdaroğlu yürüyor diye var olan ADALETSİZLİĞİ örtmek mümkün değil. Bir kez daha tekrarlıyorum ki; toplumun kahir ekseriyeti, adaleti tesis etmesini beklediğimiz yargı mekanizmasının adaletsiz uygulamaları ile mağdur edilmiş.
FETÖ yargısının, bizzat AK Parti tarafından 2005’ten itibaren güçlendirilerek sistemin bir parçası haline getirilen “vicdani kanaat ya da hakimin taktir hakkı”, örgütle ilişki ya da iltisakı olmayan sıradan vatandaşların bile hayatını karartmış.
Şu an cezaevinde hükümlü bulunan ve sayıları on binlerle ifade edilen adli mahkumların, kader mahkumlarının, yukarıdaki saydığım nedenlerden ötürü, FETÖ yargısının taktir yetkisinden muzdarip olduğunu ve bunların sayılarının aileleri ile birlikte milyonlara ulaştığını kimse inkar edemez.
AVAZTÜRK yazarı Mehmet Ali Kulat, dünkü ilk yazısında, rakam rakam verdi ADALETİN yerlerde sürünen halini. Vatandaşlarımızın takriben 42 milyonu yaklaşık 7 milyon dosya ile adliyelik. Üstelik bu rakamlar 2016 yılı Aralık ayı rakamları.
Bu minvalde, sırf Kılıçdaroğlu “ADALET” dövizi ile yürüyor diye Türkiye’de ‘ADALET’i tartışmaktan, toplumun bir arada yaşama duygusunu güçlendiren ADALET mekanizmasındaki çarpıklıkların düzeltilmesi gerektiğini söylemekten kimse korkmamalı.
Bugünkü korkuların yarın kabusa dönüşeceğini aklında çıkarmamalı herkes.
Ayrıca; yaslandığı gerekçe ADALET olmasa da Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a gerçekleştirdiği “ADALET” yürüyüşü, vicdanını öfkesine teslim etmeyenlerin bilhassa ADALET konusunda özeleştiri yapması için bir fırsattır.
KEMAL BEY FETÖCÜLER İÇİN YÜRÜDÜYSE SİZ ŞEHİTLER İÇİN NEDEN YÜRÜYEMEDİNİZ?
Kimi gerçeklikleri, bir başkasının gizli ajandasını öne sürerek örtmenizin mümkün olmayacağını anlamak zorundasınız.
Evet! 69 yaşındaki Kemal Kılıçdaroğlu, 450 kilometrelik yolu, Türkiye’yi uluslararası mahkemelerde üstelik “terör örgütlerine silah vermek” suçlamasıyla yargılatmak isteyen aklın ortağı, “Casusluktan mahkum” Enis Berberoğlu’nu bahane ederek yürüyor.
Kılıçdaroğlu’nun, “Berberoğlu kılıfıyla” başlattığı yürüyüşün asıl amacı; 15 Temmuz kanlı darbe ve işgal girişiminin eli kanlı katilleri ve vatan hainleri ile ADALET duygusunu Pensilvanya’daki şeytanın iki dudağına teslim eden hakim ve savcılar ve dahi polisler başta olmak üzere FETÖ mensuplarına destek olmak için.
PKK, DHKP-C gibi örgütlerin eli kanlı katilleri ve onların işbirlikçileri için talep edilen bir ADALET söz konusudur bu yürüyüşte.
Peki soruyorum; 69 yaşındaki Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün, DHKP-C’nin ve PKK’nın eli kanlı katilleri ve işbirlikçileri için 450 kilometrelik yolu yürürken, siyasi söylemini bu zemine oturtup itirazda bulunan siyasiler, 15 Temmuz kanlı darbe ve işgal girişiminin faillerinin yargılandığı bir adımlık adliyelere neden yürü(ye)mediler?
MHP ve AK Parti’de bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda milletvekilini bir kenara bırakırsak, bugün ekran ekran dolaşıp Kemal Kılıçdaroğlu’nu teröristler için yürümekle suçlayıp şov yapan milletvekilleri ve parti yöneticilerini bir adımlık duruşma salonlarına gitmekten alıkoyan neydi?
Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ’cüler başta olmak üzere terör örgütü üyeleri ve işbirlikçileri için 450 kilometrelik yolu her gün kalabalıklaşan kitlelerle yürürken, devletin tüm imkanları ayaklarına serilen AK Parti hatta MHP milletvekilleri konforlu araçlarına binip 5-10 dakikalık mesafedeki duruşma salonlarına gitmiyorsa, bunların Kemal Kılıçdaroğlu’na söz söylemeye hakları da yoktur.
Bana, ne derseniz deyin, hain deyin fitneci deyin ama ortadaki bu gerçeği inkar eden vicdanlar kurur, yalan diyen diller lal olur.
Hadi kimilerine göre ben fitneciyim, hainim! Peki bugün Kılıçdaroğlu’nu FETÖ’cüler için yürümekle suçlayıp ekranlarda şov yapanların, o ekranlardan indikten sonra “kendi FETÖ’cülerini” kurtarmak için adliye kapılarını aşındırdığı gerçeğini tarih yazmıyor mu sanıyorsunuz…
Tutuklu FETÖ’cülerin suç ortakları hatta bir çoğunu FETÖ’ye bulaştıran Belediye Başkanları, Milletvekilleri, Bakanlar, İl ve İlçe Başkanları, hatta hakkında FETÖ soruşturması devam ettiği halde parti üst yönetimine alınanlar, üst düzey bürokratlar korunup kollanır, bunların hiçbirine dokunulmazken, Kılıçdaroğlu’nu FETÖcüler için yürümekle suçlamanın toplumda nasıl karşılık bulacağını hiç mi hesap etmezsiniz?
Sözü çok uzatmayacağım! Belki bütün bunlara siz kulaklarınızı tıkamış olabilirsiniz. Hatta belki sırf Kemal Kılıçdaroğlu gibi biri “ADALET” diye yürüdüğü için ülkeyi kasıp kavuran ADALETSİZLİKLERİ bugünlük perdeleyebilir, özeleştiri beklentilerini öteleyebilirsiniz.
Ya yarın? Ya toz bulutlar dağıldığında fotoğraf bütün çıplaklığıyla ortaya çıktığında ne yapacaksınız?
Vatandaşa, “en yakınınız da olsa ihbar edin” diye çağrı yaparken, kendi il ve ilçe başkanlarınızın, üstelik AYM’nin, “ByLock tutuklama gerekçesidir” emsal kararı ortadayken, isimlerine kayıtlı telefonlarında FETÖ’nün kripto haberleşme yazılımı ByLock tespit edilmesine karşın birkaç saatte serbest bırak(tır)ılması ve koltuğunu korumasını nasıl izah edeceksiniz?
Sizinle “işbirliği” içindeki bir sendikanın, il il ilçe ilçe gezerek hem de kendi görevlendirdiği avukatlar üzerinden tutuklu FETÖ’cü kurtarma operasyonlarına nasıl bir kılıf bulacaksınız?
Bunları ne izah edebilir ne de kılıf bulabilirsiniz.
Aklınızı başınıza devşirmez, toplumun beklentilerini görmezden gelmeye, ötelemeye devam ederseniz, bu toplumla son buluşmanız da 15 Temmuz için planlanan Demokrasi Nöbetleri olur.
Benden uyarması…