Kılıçdaroğlu: Milletin hayrına olacaksa 'evet' deriz

Kılıçdaroğlu: Milletin hayrına olacaksa 'evet' deriz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan "Ekonomi ve hukuk reformuna destek veririz" açıklaması geldi. Kılıçdaroğlu, "Sorunun çözümü milletin hayrına olacaksa 'evet' deriz" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. 

Kılıçdaroğlu, her hafta bir değerlendirme yapacaklarını söyleyerek, "Bütün vatandaşlarımız şundan emin olsunlar, her hafta söylediklerimizin yüzde 100'ü doğrudur. 'Bir eleştiri yapalım.' diye konuşmuyoruz. Ciddi bir sorun var." dedi.

Sorunun, Türkiye çapında hissedildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Sorunu çözecek olan kim? Siyaset kurumu. Siyaset kurumunda sorunu çözecek, soruna talip olacak kim? İktidar, yönetenler. Peki yöneten görevini yapmıyorsa, o zaman biz devreye giriyoruz." ifadesini kullandı.

Bu toplantıların en temel amacının, iktidarın görev yapmadığı ya da görevini yapmadığı konularda iktidarı uyarmak ve nasıl yapılması gerektiğini söylemek olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Bir yanlışlık var mı? Var. Hatalar var mı? Var. Bir ekonomik buhran var. Bir hukuk buhranı var. Çözülmesi gerekiyor. Kim çözecek? Siyaset kurumu çözecek." diye konuştu.

"TBMM'de elimizi kaldıracağız ve ona 'evet' diyeceğiz"

Daha önce "Ekonomide veya hukukta bir sorunu çözecekseniz ve bu sorunun çözümü milletin hayrına olacaksa, CHP olarak biz TBMM'de elimizi kaldıracağız ve ona 'evet' diyeceğiz, engellemeyeceğiz." dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Israrla yalnızca söylemde kalan sözler var. Gerçeğe, uygulamaya, yasaya, kararnameye, genelgeye dönüşmüyor. Herkes nasıl çözülecek diye beklenti içinde." dedi.

"Ekonomide veya hukukta reform yapacaksan, nasıl yapacağını anlatacaksın"

Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu olmadığını, sorunları çözecek irade, kapasite, birikim ve liyakatin olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Ama bir kişi 'Ben her şeyi çözerim. Benim çözmem lazım.' diyorsa o olmaz. Bir devlet, aile şirketi gibi yönetilemez. Devleti yönetmek için bilgiye, birikime, liyakata, yetişmiş insan gücüne, enerji dolu özel sektöre, yaptığı her harcamanın hesabını kamuya veren kamu kuruluşlarına ihtiyacınız var. Devleti yönetenlerin bir sorumluluk anlayışının olması lazım. Devletin bir sorumluluk içinde yönetilmesi lazım. Devleti yönetenler, vatandaşları arasında ayrımcılık yapmazlar. Ayrım yaptıkları andan itibaren bölücülük yapmış olurlar. İnsanların kimliği, inançları, yaşam tarzları üzerinden ayrımcılık olmaz. 'Bendensen hizmet veririm, benden değilsen hizmet vermem.' Bu anlayış demokrasilerde de insan haklarında da evrensel değerlerde de olmaz. Bu nedenle ekonomide veya hukukta reform yapacaksan, nasıl yapacağını anlatacaksın. Ekonomide derin mi derin sorunlar var."

"İktidar sahaya çıkamıyor"

Geçen hafta 81 ile giden milletvekillerinin hazırladığı KOBİ raporlarını özetlediğini, onların ağzından, yaşanan sorunları ve çözümleri dile getirdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Çözümleri neden ifade ediyoruz, anlatıyoruz? İktidar sahaya çıkamıyor, konuşamıyor. Milletvekilleri sahaya çıkamıyor. Çünkü hepsi protesto ediliyorlar. 'Bizi mahvettiniz.' diyorlar. O zaman görev bize düşüyor." dedi.

Kılıçdaroğlu, 81 ile giden milletvekillerinin ticaret odası, sanayi odası, ziraat odası, meslek kuruluşları, kanaat önderleri ve tüm kesimlerle görüştüğünü söyleyerek, "Arkadaşlarımızı şimdi görevin ikinci etabı bekliyor. Geçen hafta anlattığım çözümleri, yine 81 ile gideceğiz, yine aynı kişilerle konuşacağız. Bu kez sadece çözümlerimizi anlatacağız. Atladığımız bir çözüm varsa, 'Şunu da ilavet etmeniz gerekir.' diye bir çözüm önerilirse onu da alacağız." diye konuştu.

Kısa, orta ve uzun vadede nelerin yapılması gerektiğini tek tek belirlediklerini bildiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Örneğin nisan ayında ertelenen vergilerin ödeme zamanı geldi ama ödenecek potansiyel yok, böyle bir güç yok. Yeniden ivedilikle bir taksitlendirme yapın. Niçin? İnsanlar üretiyorlar. Bari üretemez noktaya gelmesinler diye. Buna benzer bütün önerilerimizi sıralıyoruz. Sadece bunu yapmadık, bir 'Ekonomi Masası' kurduk. Ekonomi Masası'nda görev alan milletvekillerimizi veya milletvekili olmayan arkadaşlarımızı; Devlet Planlama Teşkilatınca çalışmış, Hazine'de müsteşarlık yapmış, Gelir İdaresi Başkanlığında başkanlık yapmış, eskiden bakanlık yapmış pek çok arkadaşımızı görevlendirdik. Bu kez her ile gideceksiniz, sorun yaşayan aktörlerle birebir görüşeceksiniz ve sorunları nasıl çözeceğimizi yetkin birer kişi olarak anlatacaksınız. Hem politikacı hem de teknokrat olarak öyle anlatacaksınız ki ülkenin sorunlarını bilen, bütün ayrıntıları analiz eden şekilde anlatacaksınız. Arkadaşlarımız Mersin'e, Adana'ya, Hatay'a gittiler. Yine gidecekler, görüşecekler."

"Sorunları çözecek en büyük aktör biziz"

Sorun olduğunu, bunun demokrasi içinde çözümü de olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Çözecek en büyük aktör biziz. 83 milyona söylüyorum: Türkiye'nin sorunlarını çözecek olan en güçlü aktör CHP'dir. Bunu büyük bir samimiyetle söylüyorum. Sorun var, çözemiyorlar. Çünkü birikimleri, kapasiteleri yok. Çünkü devlette liyakati bitirdiler, liyakatli elemanları yok. Sorunların altında yığılıp kaldılar. Arada bir nefesleri çıkıyor. Biz çözeceğiz ama. Kararlılıkla, inançla çözeceğiz. Bizim çözme konusunda bilgimiz, birikimimiz var. Bizim kimseye verilecek bir hesabımız yoktur. Hiç kimse bizi malvarlığımızla tehdit edemez. Demokrasiyse demokrasi, sonuna kadar. Bu ülkede tüyü bitmemiş yetimden başlayarak en yaşlımıza kadar hepsinin sorunlarını çözmeye kararlıyız ve çözeceğiz. Arkadaşlarıma söylüyorum, aynı kararlılık, bilgi ve bilinçle anlatacaksınız bunları. Sorun var ama çözümü de var." 

"Gerçeği anlatmaya devam edeceğiz"

Esnaf, çiftçi ve emeklinin perişan halde olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bu gerçeğin görülmediğini, görmek istenmediğini iddia etti.

Gerçeği anlatmaya devam edeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Daha 15 gün önce 'Ekonomi pik yapıyor' diyenler, 15 gün sonra 'Millete gerekirse acı reçete vereceğiz' diyenler değil mi?" diye sordu.

"Ekonomi pik yapıyor" sözünün bazıları için doğru olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, dolarla ihale alanlar, dolarla devlete borç verenler için ekonominin pik yaptığını söyledi.

AK Partililere seslenen Kılıçdaroğlu, "Yerli ve milli olanlar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından dolarla borçlanma konusunda hazine tahvili çıkarırlar mı? Türk lirası var. Merkez Bankası var. Çarşıda, pazarda Türk lirası geçiyor. Ama sen, kendi vatandaşından, kendi parana güvenmiyorsun ve diyorsun ki; 'Bana dolar üzerinden borç para ver' diyorsun. Bu sözüm, Saray'ın bekçiliğini yapan için de geçerli." ifadelerini kullandı.

Tefeciler için ekonominin pik yaptığını kaydeden Kılıçdaroğlu, esnaf, çiftçi, işçi, emekli, dul, yetim için ekonominin dip yaptığını savundu.

"Vatandaşa doğruları söyleyin"

Ülkede 10 milyon 287 bin işsizin olduğunu ancak işsizlik sigortasından para alanların sayısının 225 bin kişi olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, Merkez Bankasında eksi 54 milyar dolar rezervi olduğunu, vatandaşa doğruların söylenmesi gerektiğini ifade etti.

Bankalardaki mevduatın yüzde 56,7'sinin dolar mevduatı olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, vatandaşın haklı olarak "Paramı, dolar olarak tutmam lazım" dediğini savundu.

Sayıştay'ın verdiği rakamlarla konuştuğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Dolar kurundaki artış nedeniyle ödenen kur farkları. 'Beşli çete' diyoruz ya. Dolara endekslemişsiniz, kur arttıkça bunların gelirleri de artıyor." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, 2015 yılında dövizdeki kur artışı nedeniyle 9 milyar 284 milyon lira fazla para ödendiğini belirterek, "2018'e gelelim, 25 milyar 117 milyon lira kur farkı ödemişiz. 2014-2019 yılları arasında kur farkı olarak ödenen para 61 milyar 719 milyon lira. Kime, 5 kişiye. 83 milyon insan 5 kişiye çalışmış. Bunlar için ekonomi pik yaptı." değerlendirmesinde bulundu.

Sadece bu kur farkından 14 Avrasya Tüneli'nin yapılabileceğini savunan Kılıçdaroğlu, "12 tane Osman Gazi Köprüsü yapmak mümkündü veya 8 Çanakkale Köprüsü, 6 Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapmak mümkündü. Bütün esnafa sıfır faizli kredi vermek mümkündü. Kredi Yurtlar Kurumu'ndan burs alan bütün öğrencilerin borçları silinebiliridi, bir de üstüne bol miktarda para kalırdı. Çiftçilere büyük destek verilirdi. Bunlar yapılmadı. Bir avuç insan değil, 5 kişiye devletin nasıl peşkeş çekildiğini görüyorsunuz. Onun bekçiliğini yapana da bütün Türkiye tanık." ifadelerini kullandı.

"Oy veriyorsa, hak ediyor"

Tarım Kanununa göre, çiftçiler için bütçeden ayrılacak kaynağın Gayri Safi Milli Hasılanın yüzde 1'inden az olamayacağına işaret eden Kılıçdaroğlu, bunun bugüne kadar hiç uygulanmadığını ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, 2020 bütçesinde çiftçiye verilen desteğin önemli bir kısmının 2021 bütçesinde kesildiğini savunarak, "Mazot desteği, 2021 bütçesinde, bir önceki yıla göre 177 milyon lira daha az olacak. Çifçiye, gübrede 52 milyon lira, hayvancılık desteklemede 558 milyon lira daha az para verilecek. Niçin? Dışarıdan alıyoruz. Çiftçi bunu hak ediyor mu? Oy veriyorsa, hak ediyor." dedi.

Çifçtilerin, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının yapılandırılmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Çiftçi kardeşim sen, milletin efendisi olmak istiyorsan, alın terinin karşılığını almak istiyorsan, 'Mercimeği Yozgat üretsin, benim ülkemin çiftçisi kazansın, yabancı bir ülkenin çiftçisi değil. Gerçekten de milliyetçilik budur' diyorsan adresin tektir; Cumhuriyet Halk Partisi." diye seslendi.

Uşak'ta deri işletmecilerine "Yüzde 40 Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu ödeyeceksin" denildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Yani ihracata vergi koyuyorlar. Büyük itirazlardan sonra 10 Mayıs 2019'da yüzde 40 DFİF'i yüzde 20'ye indirdiler. Şimdi yüzde 20 vergi alıyorlar. Kaldırın kardeşim. Dövize, paraya ihtiyacımız var. Neden, üreticiyi, sanayiciyi, deri işletmecisini cezalandırıyorsunuz? Yine birilerine mi peşkeş çekeceksiniz deri sektörünü? Bunun sıfırlanması lazım." diye konuştu.

"Milletin önüne acı reçeteyi niye koyuyorsun?"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "ekonomide reform" ve "acı reçete" ifadelerine değinen Kılıçdaroğlu, "18 yıldır ne yaptın arkadaş? Ne oldu da 18 yılın sonunda milletin önüne acı reçeteyi koyuyorsun? Ne istediysen yaptın." ifadelerini kullandı.

"Milletin önüne acı reçeteyi niye koyuyorsun?" diye tekrar soran Kılıçdaroğlu, vatandaş tarafından bunun sorgulanması gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile gerçekleştirdiği KKTC ziyaretine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Yavru vatan, bağımsızlık için mücadele ediyor. Güzel bir cumhuriyeti inşa etmeye çalışıyorlar. Onların Cumhuriyet Bayramı'nda bu ülkenin Cumhurbaşkanı ve muhalefet partisinden birisinin gitmesi, güzel bir şey. Ama nasıl gittiler? 'Biz, oraya piknik yapmaya gideceğiz' dediler. Devletin itibarına bakar mısınız? Şu devlet anlayışına bakar mısınız? Onlar Cumhuriyet Bayramını kutluyor, beyler piknik yapmaya gidiyor." diye konuştu.

Bu ziyarette bir uçağın Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir uçağın MHP Genel Başkanı Bahçeli, bir uçağın bakanlar ve heyetleri, bir uçağın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, iki uçağın ise korumalar için olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "Hani varya bizde meşhur bir atasözü 'Ayranı yok içmeye' diye. Vallahi de billahi de aynen öyle. Bunu yaparken, bu ülkede pazar artıklarından beslenen milyonlar hiç aklınıza gelmiyor mu? Sizde vicdan, ahlak, adalet duygusu, ekonomi anlayışı var mı? Nedir bu savurganlık. Bütün dünyaya alay malzemesi oldunuz. Acı reçete diyorsan, devlette önce tasarrufu sen yapacaksın. Oraya gittiler Rauf Denktaş'ın mezarlığını ziyaret etmediler. Fazıl Küçük'ü ziyaret etmediler. Sen oraya gidip orada piknik yapıyorsan unutma, onu sana sağlayan kişinin adı Bülent Ecevit'tir. Ecevit'in adını ağzına alıyor mu? Hayır alamaz. İyi ki almıyor zaten. 'Milliyetçililk nedir?' deseniz 'Yerliyiz ve milliyiz' diyecekler." değerlendirmesinde bulundu.

"Bu, Londra'daki bir avuç tefecinin önünde diz çökmek demektir"

Kılıçdaroğlu, "'Ekonomide reform yapacağız' ne demek bu biliyor musunuz, tefecilere selam gönderme aslında." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Faizlerin en azından enflasyon seviyesinde tutulma mecburiyeti, bu konuda verdiğimiz mücadeleyi zora sokuyor." açıklamasına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Niye sen faizleri enflasyon seviyesinde tutmak mecburiyetindesin? Sen demiyor muydun: 'Faiz düşerse enflasyon düşer, işsizlik düşer, dolar düşer, fiyatlar düşer, emeklinin maaşı artar diyen sen değil miydin?' Şimdi acı reçete. Şimdi 'Faizleri artıracağız ama bu enflasyon var ya o seviyeye çıkarmak zorundayız'. Ne demektir bu? Londra'daki bir avuç tefecinin önünde diz çökmek demektir bu. Bunu yapacaksınız. Faizlerde, vergide artış yapacaklar."

"Faizleri artırmak için bir yol, yöntem arıyorlar"

Ekonomide reform yapılacaksa, "Devlette israfa son veriyorum" denmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, gerçekten ihale yapılması ve kim en uygun teklifi verirse ihalenin ona verilmesi gerektiğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Merkez Bankasına dokunmayacaksın. Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurulu, Sermaye Piyasası Kurulu, buralara liyakatli insanları atayacaksın. Söz vereceksin, 'Kanundaki görevlerini yaptıkları sürece işleyişlerine müdahale etmeyeceğim' diyeceksin. Dünya sana saygı duyacak. 'Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplayacağım' diyeceksin. 'Sorunu, yaşayanlardan dinleyeceğim' diyeceksin. Çözümleri de onlarla beraber konuşacağım, tartışacağım' diyeceksin. Saray'da oturup yandaşlarınla 'Biz bu sorunu çözeceğiz' demeyeceksin. Devletin itibarını koruyacaksın. Bu Varlık Fonu'nu da kapatacaksın. Bunu yaparsan biz de deriz ki 'Bunlar, galiba ekonomide ciddi reform yapacaklar.' Bunları yapabilir misin, yapacağına inanmıyorum. Sadece ve sadece faizleri artırmak için bir yol, yöntem arıyorlar." yorumunda bulundu.

"Londra'daki tefecilerin önünde diz çöküldüğünü" ileri süren Kılıçdaroğlu, "'Faizi artırmazsan para vermem' diyor. Türkiye Varlık Fonu 3 kez ihaleye çıktı. Dünyanın en önemli bankalarına dediler ki; 'Siz, bizim adımıza ihaleye çıkın'. 2 milyar dolar için 3 kez çıktılar, kimse para vermedi. Türkiye'nin geldiği durum bu. Ama Ülker Grubu da çıktı. O da ihaleye çıktı. Talebinin 4 katı teklif geldi. Devasa Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne teklif bile gelmedi. Şu geldiğimiz hale bak. Ekonomide reform yapacaklarmış. Buyur yap bakalım. Ama faturayı Saraya, kendine keseceksin." dedi.

"Güzel bir laf, adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun"

Devletin temelinde adaletin olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, 18 yılda milyonların zulme uğradığını öne sürdü.

Gazeteciler, yazarlar, iş insanları, avukatlar, öğrencilerin hapse atıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bütün bunlara rağmen çıktı Erdoğan, 'Ekonomi ve hukukta yeni reform dönemi başlatıyoruz' dedi. Ders aldılarsa, eyvallah. Düzeltmek için herhangi bir şekilde parlamentoya bir yasa getiriyorlarsa destek vereceğiz. Biz, adaleti savunuyoruz. Herkes için adaleti savunuyoruz. Soru şu, Erdoğan bu sözünde ne kadar samimi? Hukukta reform yapma konusunda Erdoğan ne kadar samimi? Adaletin dibe vurduğunu o da görüyor. Adalet kurumuna güven kalmadığını o da görüyor, adalet kurumunda çalışıp adalet dağıtan hakimler de görüyor. Hakimlerin, savcıların belli odaklardan talimat almadan karar vermediklerini o da biliyor, biz de biliyoruz, dünya da biliyor." ifadelerini kullandı.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün "Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun." sözüne işaret eden Kılıçdaroğlu, "Günaydın beyefendi. Güzel bir laf, adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. Bu konuda adım atacak kim? Sizsiniz kardeşim. Gereğini yaptınız mı, şu ana kadar tık yok. 'Bundan sonra yapacağız' diyorlar." dedi.