Kılıçdaroğlu'nun FETÖ'nün siyasi ayağı olduğu iddiası 2017'de yargıya taşınmış
AK Parti eski milletvekili Metin Külünk'ün, uzun zamandır FETÖ'nün siyasi ayağı suçlamalarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'yi hedef alan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için "örgütün amaç ve hedeflerine hizmet ettiği" gerekçesiyle 2017 yılında
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'yi hedef alan CHP lideri Kılıçdaroğlu hakkında AK Parti eski milletvekili Metin Külünk'ün, "Silahlı Terör Örgütü’nün amaçları ve prensipleri doğrultusunda faaliyet yürütmek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, Cumhurbaşkanına hakaret, İftira ve 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu ile 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun ilgili her türlü maddesi." suçlaması ile ilgili CHP lideri Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunarak konuyu yargıya taşıdığı ortaya çıktı.
Kılıçdaroğlu ile ilgili yapılan suç suyurusunda şu ifadelerin yer aldığı görüldü:
Bilindiği üzere yaklaşık 40 yıldır ülkemizin içinde çok kritik noktalara konuşlanan dış mihrakların taşeronu FETÖ Silahlı Terör Örgütünün hedefi Türkiye Cumhuriyeti Devletini ele geçirmektir. Bu doğrultuda uzunca süredir ülkemizin en kritik noktalarına yerleşen bu örgütün yine uzunca bir süredir hedefi Sn. Cumhurbaşkanımızdır. Sn. Cumhurbaşkanımız bu örgütün faaliyete geçtiği 40 yıllık süreçte onlara boyun eğmeyen, onlarla mücadele eden ve bu mücadelesinden dolayı örgütün her türlü etkili eyleminde hedef haline getirilen kişi durumundadır. Öyle ki o dönem Başbakan olan bugünkü Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN 2011 yılında bu yapı bünyesinde ki dershanelerin kapatılacağını açıklamış, o dönem bu kirli yapıya alenen savaş açmıştır. Devam eden süreçte kronolojik sıralama yapmamız gerekirse ülkemize yönelik aşağıdaki eylemler hem içeride hem dışarıda gerçekleştirilmiştir.Yukarıda kronolojisi sıralanan olayların ülkemizde vuku bulan bölümlerin neredeyse tamamında CHP Genel Başkanı şüpheli Kemal KILIÇDAROĞLU’ nun ya bir şekilde dahili yada bir şekilde provakasyonu mevcuttur. Aslında direkt ülkemizin bekasına yönelik yapılan tüm bu eylemleri şüpheli siyasi arenada argüman olarak kullanma bahanesine sığınmış, ancak asıl saikinin örgütün amaçlarına hizmet etmek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemek olduğu bu süreçte anlaşılmıştır. Devamlı suretle halkı hükümete karşı kışkırtma çabası ile ülkede kaos ortamını tetikletmeye çalışan şüphelinin siyasi arenada yapmış olduğu her hareket aslında siyaset için değil FETÖ terör örgütünün amaçları doğrultusunda olduğu anlaşılmıştır. Yapmış olduğumuz araştırmalar sonucu ülkemizde meydana gelen olaylar öncesi izahı mümkün olmayan bir şekilde ve birçok noktada şüpheli Kılıçdaroğlu ve beraberinde bulunan kişilerin , ülkemize yönelik eylem gerçekleştiren kişiler ile öncesinde bir araya geldikleri, şüphelinin bu kişiler ile bir araya gelmesinden sonra ise ülkemize yönelik FETÖ silahlı terör örgütünün her seferinde yeni bir eyleme kalkıştığı gözlemlenmiştir. Son olarak şüpheli Kemal KILIÇDAROĞLU’nun, sahte belge operasyonu ile sadece ülkemizin Cumhurbaşkanına değil, aynı zamanda ülkemizin huzur ve sükunetine karşı yürütülen uluslararası operasyonun işbirlikçisi durumunda olduğu anlaşılmıştır. Şüpheli Kemal KILIÇDAROĞLU, sadece Cumhurbaşkanımız’ a şahıs olarak sürekli hakaret ve iftira etmekle kalmayıp ürettiği yalan politikalarıyla ülke gündemini bu yalanlara kilitlemeye çalışmakta, böylelikle ülkemizin enerjini sömürerek ülkemizi uluslararası ekonomik operasyonlara açık hale getirmekte, bir çok zaman ekonomik manipülasyon olmasına sebep olmaktadır. Şüphelinin bu hareketlerini FETÖ silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda gerçekleştirdiği artık kaçınılmaz ve inkar edilemez bir hal almıştır. 3 Şüpheli Kılıçdaroğlu, tamamen dış kaynaklı olan ve FETÖ tarafından üretilmiş olan belgeleri sanki gerçekmiş gibi yayarak terör örgütü ile açık işbirliği içerisine girmekte ve terör örgütünün nihai emelleri doğrultusunda hizmet gerçekleştirmektedir. Şüpheli İftira siyaseti ve sürekli ürettiği yalanlar ile sokakları terörize etmekte, ülkenin yöneticilerine karşı bir sokak hareketi örgütlenmesi ile ülke güvenliğinin tehlikeye düşmesine sebep olabilecek bir ortamın oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Bu hali ile şüphelinin eylemleri milli güvenlik meselesi haline gelmiştir. Anayasamıza göre her bireyin hukuki sınırlar içinde kalmak kaydıyla görüş ve düşüncelerini, eleştiri ve yorumlarını özgürce dile getirmeye hakkı vardır. Ancak hiçbir bireyin ülke güvenliğine karşı oluşum içerisinde bulunamayacağı gibi yaptıkları hareketler, söyledikleri sözler, eylem ve davranışları ile ülke güvenliği üzerinde tehdit unsuru oluşturmaya da hakkı yoktur. Şüpheli Kılıçdaroğlu son dönemlerde yaptığı açıklamalar ile ifade özgürlüğü sınırlarını aştığı gibi ülkemizin güvenliğine karşı tehlike oluşturmak amaçlı açık bir komplonun parçası haline gelmiştir. Yabancı istihbarat birimleri ve terör örgütleri tarafından oluşturulmuş sahte belgeleri kamuoyuna söylemleriyle sanki bu belgeler gerçekmiş gibi servis ederek, devlet yönetimini zaafiyete uğratma amacı güderek, devlet yöneticilerini zan altında bırakarak, FETÖ silahlı terör örgütünün amaçları ve prensipleri doğrultusunda asimetrik psikolojik harp taktikleri uygulamak suretiyle iktidarı yıkmaya amaçlamaktadır. Şüpheli bu eylemlerini siyaset yaptığı iddiası ile gerçekleştirmektedir. Oysa ki şüphelinin bu eylemleri altında yatan asıl gerçeğin silahlı terör örgütüne hizmet etmek olduğu son yaşananlar ile daha net ortaya çıkmıştır. Şüpheli Kılıçdaroğlu son yaptığı açıklamalarda aleni şekilde devleti topyekün zaafiyeti uğratmak amacıyla hareket etmiştir. Özellikle 28.11.2017 tarihinde gerçekleştirmiş olduğu ve sahte belgelere dayanarak FETÖ silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda yapmış olduğu açıklamaların, eş zamanlı olarak ABD de New York ta açılan ve 17/25 Kumpas Operasyonun yurt dışındaki ayağı ile aynı anda olması bahsi geçen örgütle irtibatlı ve iltisaklı şekilde hareket ettiğinin en açık göstergesidir. Devletler açısında insani güvenliğin sağlanmasının en önemli unsurlarından biride devletin vatandaşlarına karşı her türlü zihinsel baskıyı önleyerek toplumun militarize edilmesinin önüne geçmektir. Bu durum aynı zamanda devlet güvenliği ile doğrudan ilişkilidir. Şüpheli Kemal Kılıçdaroğlu toplumun doğru bilgilenmesinin önüne geçtiği gibi yanlış bilgilenmesinin de yolunu açarak toplumu zihinsel baskı altına alarak militarize etmek amacı ile hareket etmektedir. Toplumu manipüle ederek bireylerin sağlıklı kanaat oluşturmasını engellemektedir. Özellikle bu gibi eylemlerini gerçekleştirdiğinde ülkemizde bazı çevreleri paniğe sevk etmekte ve ekonomik manipülasyona neden olmaktadır. İnsan ve devlet güvenliğine yönelik tehditler küreselleşme ve gelişen teknolojik imkanlar ile birlikte uluslararası boyut kazanmıştır. Şüpheli Kılıçdaroğlu’nun 28.11.2017 tarihinde CHP grup toplantısında açıkladığı sahte belgeler ile eşzamanlı olarak sosyal medya hesapları üzerinden başlatılan propaganda faaliyetinin direkt olarak devlet ve birey güvenliğini zaafiyete uğratma amacını taşıyan örgütlü bir operasyonun ayakları olduğu açıktır. Bu haliyle şüpheli Kemal Kılıçdaroğlu ülkemize karşı terör örgütleri ile başta olmak üzere yabancı istihbarat kurumları tarafından da ülke güvenliğimize yönelik yürütülen operasyonların açık işbirlikçisi haline gelmiştir. Şüphelinin parti grup toplantısında kamuoyuna gerçekmiş algısı yaratmak ve ülkede kaos ortamı yaratmak için elinde gösterdiği ve konuşmasına dayanak yapmış olduğu belgelerin savcılık makamınca 4 kendisinden istenmesi, bu belgeleri makamınıza teslim etmediği taktirde evinde, işyerinde ve CHP Parti binasında arama yapılarak sahte evraklara el konulması gerekmektedir. Esasen şüphelinin cep telefonu HTS ve GPRS hareket kayıtlarının getirtilmesi, şahsın sorgulanması ve aşağıda kısaca izah edeceğimiz olaylarda ki rolünün aydınlığa kavuşturulması önem arz etmektedir" denildi.
Ayrıca Külünk tarafından yapılan suç duyurusunun netice kısmında Kılıçdaroğlu hakkında işlem yapılması taleper edilerek şu ifadeler yer aldı:
Gerek yukarıda arz ve izah ettiğim gerek ise resen nazara alınacak sair durumlara binaen;
1- Şüpheli Kemal Kılıçdaroğlundan öncelikli olarak Grup toplantısında gösterdiği fakat gerçeği yansıtmayan belgelerin savcılığınız tarafından kendsisinden istanmesine,
2- Şüpheli tarafından bu belgeler dosyaya ibraz edilmediği taktirde evinde, iş yerinde ve CHP Genel Merkezinde arama yapılarak belgelere el konulmasına, devamında bu konu hakkında gereğinin yapılmasına, şüpheli hakkında belgede sahtecilten ve Sn.Cumhurbaşkanımıza hakaretten ve iftiradan kamu davası açılmasına,
3- Şüpheli Kemal Kılıçdaroğlu’nun 17/25 Kumpasıyla yapılmaya çalışılan darbe girişimi ile ilgili bağlantıları ve bu kumpasta ki rolüyle ilgili gerekli diğer araştırmalar yapılarak hakkında kamu davası açılmasına,
4- Şüpheli Kemal Kılıçdaroğlu’nun mevcut deliller gözönünde bulundurularak MİT Tırlarının durdurulması soruşturması dosyası ile Enis Berberoğlu-Ekrem Dumanlı ve Can Dündar üçgeninde ki rolünün ortaya çıkarılması bakımından hakkında diğer deliller toplanarak gereğinin yapılmasına,
5- Şüpheli’nin 15 Temmuz darbe girişiminden önce yaptığı toplantılar, görüştüğü kişiler , bu kişilerin süreçte ki rolleri göz önünde bulundurulduğunda ve FETÖ/PDY’nin ABD de ki üst düzey yöneticileri ile bağlantıları sabit olduğundan, darbe girişiminde ki rolünün ayrıca araştırılması ve bu konuda gereğinin yapılmasına,
6- Şüpheli’nin ve tespit edilecek diğer kişilerin cep telefonu HTS ve GPRS kayıtlarının 2013 yılı Ocak ayından itibaren getirtilerek tüm temaslarının ortaya çıkartılmasına, bu kayıtların darbe girişimlerine katılan şüpheli ve sanıklarla, diğer FETÖ şüpheli, sanık ve firarileri ile çapraz karşılaştırmaya tabi tutulmasını, (Kumpas ve darbe girişimi süreçlerinin tasarlanma aşamalarında ki kayıtları önem arz etmektedir)
7- Şüpheli’nin 2013 Ocak ayından bu yana Yurt dışına uçuş kayıtlarının ve diğer her türlü delil niteliğinde ki kayıtlarının getirtilmesine, karar verilmesini,
8- Yukarıda 7 Maddeden ibaret taleplerim ile ilgili şüpheli hakkında gereğinin yapılması için İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne, İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğüne, Milli İstihbarat Teşkilatına, MASAK’a, BTK’ya ayrı ayrı yazı yazılmasına, İstanbulda yürütülen ilgili soruşturma dosyalarına bu şüpheli hakkında ki suç duyurumun ekleriyle birlikte yollanmasına, ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı Suçları Soruşturma Bürosuna da suç duyurumun bir sureti’nin yollanmasına, soruşturmaların devamında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgu ve bulguların mevcut olmasından dolayı şüpheli hakkında 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele KAANUNUN İLGİLİ SEVK MADDELERİ GEREĞİNCE HAKKINDA KAMU DAVASI AÇILARAK CEZALANDIRILMASINI, talep ederim