Kopmuş parmakla savaşan ruhtan, sağlam parmağı kaldırmaya korkan ruha!

Şapkadan tavşanı bir tek sihirbazlar çıkarır sanmayın…

Bir insanın durduk yere ülke gündemini ipe sapa gelmez bir konuya esir etmesi, şapkadan tavşan çıkarmaktan daha az bir maharet mi sanki…

Oysa AK Parti, siyasetçilerin şapkadan tavşan çıkardığı dönemi sonlandıran bir geleneği yerleştirmişti Türk siyasetine…

Milletin duygularının siyaset satrancına alet edildiği Eski Türkiye alışkanlıklarını, bizzat AK Parti’nin ve Yeni Türkiye’nin Kurucu Lideri sayın Erdoğan gömmüştü tarihe.

Bugün, ülkenin kahir ekseriyetinin hemfikir olduğu, parlamentoda gerekli sandalye sayısında hiçbir sıkıntının yaşanmadığı teröristvekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması tartışmalarını mecrasından çıkaran şey de bir nevi Eski Türkiye alışkanlığı…

Şapkadan tavşan çıkaran siyasetçi profilinin bizzat AK Parti rozeti altında vücut bulması adeta…

Ateş düşen ocaklarla, yetim kalan çocuklarla, gözü yaşlı babalar, yüreği dağlanmış analarla bağrı hançerli bir toplumun duygularını, küçük siyasi hesaplara meze yapan anlayışla Yeni Türkiye söylemini bir arada okuyabileniniz var mı?

Kendi sandalye sayın yeter, hadi grubuna güvenmiyorsan açığını kapatmaya MHP’nin koşulsuz desteği var iken, bugün çıkıp “hodri meydan” nidaları eşliğinde teröristlerin dokunulmazlığını, mecliste bekleyen farklı dosyalara eklemlemek, şapkadan tavşan çıkarmaktan daha meziyetli bir şey değil de ne?

Efendim “Kılıçdaroğlu’nun restini görmekmiş” bu?

Bu “dahiyane bir stratejiymiş!”

Bu “AK Parti üzerinde yolsuzluk algısıyla duran kamburu atmakmış!”

Bu “Hoca’nın siyasi dehasının ürünüymüş!”

Sanki 7 Haziran seçim sonuçlarını okuma acziyetine düşüp, AK Parti’yi var eden sebeplere inat CHP ile koalisyon hayallerini “bir siyasi strateji diye yutturan” bendim.

Sanki koalisyon planlarını ayaklarının altında çiğneyen Erdoğan değil de o hayal sahiplerinin “dahiyane stratejisiydi” bu ülkeyi CHP’li bir koalisyona esir olmaktan kurtaran!

Erdoğan’ın milletten aldığı güçle tekmeleyip parçaladığı “Kürt Sorunu parantezine hapsedilmiş” ÇÖZÜM SÜRECİ garabetini yeniden başlatmak için ben topladım sanki onca İslamcı kamuflajlı Kürtçü vekil ve danışmanı etrafıma. Ben açıkladım sanki Erdoğan’ın şiddetle reddettiği Çözüm sürecini Master Plan diye makyajlayarak!

Ne demişti Erdoğan?

“Dokunulmazlıklar meselesini süratle neticelendirmeliyiz. Parlamento, adımını süratle atmalıdır. Bunlara karşı parlamento eğer gerekli tavrı ortaya koymazsa bu millet ve bu tarih, bu parlamentodan hesap sorar.”

Şimdi bu sözleri söyleyen bir adamın, “dokunulmazlıkları terörist vekillerle sınırlamayalım meclisteki 506 dosyanın hepsini hem de anayasa değişikliğiyle görüşelim” fikrini desteklemesi mümkün mü? Bu fikrin Erdoğan’ın da desteklediği ve istişareyle öne sürüldüğünü söylemek, Erdoğan’ı sözünün eri olmamakla itham etmek değil mi? Hoca’nın açıklanması zor “derin stratejisini” savunmak için Reis’i “24 saat bile dolmadan sözünü yiyen adam” konumuna sokmaya kimin hakkı var?

Bakın Erdoğan’ın teröristlerin dokunulmazlıklarıyla ilgili, amasız fakatsız “hemen şimdi” çağrısına MHP Genel Başkanı Bahçeli ne diyor: "Milliyetçi Hareket Partisi hem terörle mücadeleye hem de öncelikli olarak HDP'lilerin dokunulmazlığının kaldırılması iradesine tam destektir. Başbakan'ın endişelenmesine yer ve gerek yoktur. Şayet Meclis Genel Kurulu’nda HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması yönünde milletvekili eksiği doğarsa, Milliyetçi Hareket Partisi bu açığı şüphesiz kapatacaktır."

Şimdi adama sormazlar mı? “Amasız fakatsız hemen şimdi” diyen Bahçeli mi Erdoğan’ın yol arkadaşı, teröristlerin dokunulmazlığını adi vakalardan hazırlanmış dosyalara eklemleyen Davutoğlu mu?

Hepimiz biliyoruz ki; "506 dokunulmazlık dosyasının tamamını birlikte ele alalım" teklifi, terörist vekillerin dokunulmazlığının kaldırılması sürecini rafa kaldıracak bir hamle. Peki bu durumda, Bahçeli’nin “hemen şimdi” cevabı verdiği “hodri meydan” muhalefete mi çekilmiş oluyor Erdoğan’a mı?

ONLAR KOPMUŞ PARMAKLARIYLA SAVAŞIRKEN, SİZ SAĞLAM PARMAĞI KALDIRMAYA KORKUYORSUNUZ!

AK Parti Milli Mücadele ruhunun yeniden canlanışı dedik. AK Parti Çanakkale ruhunun uyanışı dedik. Ve bugün Çanakkale’nin 101. Yılı.

Komutanım tüfeğim bozulmuş basıyorum basıyorum ateş etmiyor” diyen Mehmetçiğe komutanının, “Asker, tüfeğin sağlam, senin parmağın kopmuş” diye haykırdığı ruha en çok ihtiyacımız olan dönemdeyiz.

Ülkenin ve milletin bekası için top yekün mücadele verilirken, küçük hesaplar yapan, karşılığı olmayan stratejiler peşinde koşan ruha değil; Seddülbahir Cephesinde,  101 yıl önce tüfeklerinin kabzalarıyla teyemmüm edip yönünü Kabe’ye dönerek kendi cenaze namazına, “Er kişi niyetine” diye haykıran ruha ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz.

Ne diyor Erdoğan: “Geçtiğimiz temmuz ayından bu yana 300’ün üzerinde asker ve polisimizi şehit verdik. Ama ne kazandık biliyor musunuz, bu toprakların vatanımız olduğunu dosta düşmana bir kez daha göstermiş olduk. Bu önemliydi. Bu kazanç öyle bir kazançtır ki ancak Çanakkale ile Kurtuluş Savaşı ile mukayese edebiliriz”.

İşte Çanakkale ile Kurtuluş Savaşı ile mukayese edilen bu savaşın hainlerine dokunabilmek için, cephede tetiğe basacak parmağının koptuğunu bile fark edemeyecek bir ruh lazım, sağlam parmağını kaldırmaya bile korkan ruh değil. 

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir

facebook.com/cakirzihni

Önceki ve Sonraki Yazılar