İNANÇ YILAN
Kur’an’ın Yasaklanması
İyi ki kısa bir tatile çıktım, geri döndüm ki ne göreyim! Çarşı Pazar yine karışmış... Kaybettiğimiz zamanı hemen telafi ediyorum.
Şaban Dişli’yi kendisine baş danışman atayarak partisi içinde ki metal yorgunluğuna son veren ve metalleri canlandıran Erdoğan’ın son tercihi ise tam anlamıyla evlere şenlik. Neden mi?
“Küçük Dünyam” kitabında Fetullah Gülen anlatıyor; “...O devirde Kur’an okutmak yasak olduğu için, annem beni gece yarısı uykudan kaldırır ve bana Kur’an öğretirmiş. Zaten bütün köyün kadın ve kızına Kur’an’ı validem öğretmişti… Esasen tek başına bir kadının 15-20 kişinin sofraya oturduğu bir evin bütün işlerini yaptıktan sonra bir de Kur’an öğretmeye vakit bulabilmesi hakikaten zor bir meseledir. Hem o günkü kadına ait işler, sadece ev işleriyle sınırlı değildir. Davarların sağımını yaptığı gibi, kadınlar tarla ve bahçede de çalışırlardı. İşte bir taraftan idari baskı, diğer taraftan kendisine ait yapması gereken zor işler, buna rağmen gündüz boş vakitlerinde köyün kadın ve kızına geceleri de bana Kur’an öğretmesi hakikaten şaşılacak bir gayret ve çalışma örneğidir…”
Yeni Diyanet İşleri Başkanının döneme dair açıklaması nedir?
“Benim babam da 1921 doğumluydu. Merhum. Onun hatıralarını hep dinleyerek büyüdük. Okula gittiğimizde, Kur’an Kursuna gittiğimizde, Kur’an öğrenmek için gittiğimizde Karadeniz’in bir dağ köyü. Aman yarabbi bu ne korkudur ki Karadeniz’in bir dağ köyünden birisi bile dışarıda nöbetçi tutuyorlar acaba bir Jandarma gelir de bizim hocamızı alıp götürür mü dışarıda bekliyor. Akşam evlerine Kur’an-ı Kerim’i götürmüyorlar. Tarlanın duvarlarında herkesin bir taşı var, o taşı çekiyor, Kur’an’ı taşın içine koyuyorlar, taşı oraya yerine koyuyor ki eve götürmesin Kur-an’ı. Bu ne korkudur, nerede yaşadık bunu biz. Bu nasıl bir şeydir?”
Birinin anası ötekinin babası tarihsel olarak hiçbir gerçekliği olmayan tamamen hayal ürünü ve dahi yalan dolanla karşılarındakileri manipüle ederek Cumhuriyet düşmanlığını körüklemek için sallayıp sıkıyorlar.
Öyleyse Ali Erbaş’a soralım kendisi aydınlatsın bizi;
- Bahse konu olayla ilgili yer, tarih ve şahitler kimlerdir?
- Bu iddiaların İngiliz Ajanlarınca, halkı orduya karşı kışkırtmak için Anadolu’da yayıldığı iddiaları hakkında ne diyeceksiniz?
- Karadenizli olan Anneannem bana hiç böyle bir şey anlatmadı. Acaba Babanızla, Anneannem arasında kaldığımda eksper olarak hangisini tercih edeceğim? (Anneannem Gümüşhane – Bayburt civarının en tanınmış ailelerindendir. RECEP – ŞABAN – RAMAZAN aylarının tamamını oruçlu geçiren, 5 vakit namazlı idi. Bunu yaparken bir böbreğinin olmadığını diğerinin de iflas etmesi tehlikesine karşın üstüne bir de yüksek tansiyon hastalağına rağmen inatla devam ettiğini düşündüğümüzde sanırım kendisi hakkında bir fikir sahibi olabiliyoruz)
- Akademisyen kimliğiniz sebebiyle Fetö’nün Abant toplantıları katılıp, dinler arası diyalog manipülasyonunu yönetmek yerine neden bölgede bahsettiğiniz konuyla alakalı bir araştırma yapmadınız?
- Başta Şehadeti yeniden düzenleme fikri de dâhil pek çok sapkın iddianın sahibi olan Fetullah Gülen’in bu kadar yakınında olmanız sizce biraz garip değil mi? Bu durumda sizin ilim irfan seviyenizden şüphe etmem normal midir? (Fesatlığım için kusura bakmayın ama Hava Kuvvetleri İmamı olarak aranan Adil Öksüz’ün jürisinde de adınızın geçiyor olması bütün bunlara eklenince biraz endişelendim de)
- Bal gibi bildiğiniz ama evirip çevirip farklı anlattığınız mevzunun aslında sadece yeni afabeye (Latin) aykırı yayınların yasaklanması olduğunu önce din adamı sonra akademisyen kimliğinize saygınızla birleştirip ne zaman açıklamayı düşünüyorsunuz?
Çalışmadığınız yerden çok fazla soruyu gündeme getirdiğim için affınıza sığınıyor yeni görevinizde başarılar diliyorum.
Not: Kendisi merak etmesin dün Fetullah Gülen’i savunmak için sıraya girip bugün ağız dolusu sövenler elbette Ali Erbaş’ı da kutsayacaktır. İlk sipere koşanda Nihal Bengisu Karaca oldu. Zamanlar diğerleri de peşinden gelecektir.