NECDET PEKMEZCİ
Kurt koltuğu ve MHP
Kurt ini olur da Kurt koltuğu olmaz mı?
Soru yakıcı…
MHP Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş,1965 yılında sadece CKPM Genel Başkanlığı’na seçildi. Karşısında Ahmet Tahtakılıç vardı. Türkeş, 698 delegenin oyunu alırken, Tahtakılıç; 516’da kalarak kaybetti.
Türkeş, asıl kimlik ve kişiliğini 8-9 Şubat 1969 günlerinde Adana’da düzenlenen kurultayda koydu. CKMP’nin sadece adını MHP olarak değiştirmedi Türkeş. Hilal-Kurt kapışmasında da taraf oldu.
Üç Hilal’i amblem olarak seçerken, Ülkü Ocakları’na da Kurt’u uygun gördü. Türkeş, aynı yıllarda Hilal-Kurt boğazlaşmasında sloganında bile öne Türk’ü aldı: "Tanrı Dağı Kadar Türk, Hira dağı kadar Müslümanız” dedi.
Tanrı Dağlarının rakımı 7 bin metreydi…
Hira’nın rakımı ise sadece 860 metre…
Alparslan Türkeş’in arkasındaki amblem Üç Hilal olsa da Kurt koltuğuna oturdu…
Kurt koltuğunun bir bedeli vardı; her yerinde cesetler vardı.
Türkeş, cesetleri toprağa değil ama topraklara saça saça oturdu o koltukta...
Yanlış anlaşılmasın, siyasi tasfiyelerdir meramım…
4 Nisan 1997’de vefat etti Türkeş…
Haliyle Kurtlukta düşeni yemek esastı…
En iyi Devlet Bahçeli okudu, bu kuralı…
Çevresi, destekçilerinin bazen birer birer bazen ikişer üçer öldürdü..
Bazıları da koltuklarında ölü bulundu, ancak yaşadıklarını zannettiler…
Gün geldi, iktidar sahibinin etrafında dikkati çekmek isteyen çok fazla ses oldu…
Bahçeli, durduk yere arşivlenemez olanı arşivledi, biriktirilemez olanı biriktirdi.
Ama unuttu; öldürdüklerinin de biriktirdiklerini…
Ve an geldi Bahçeli, “Keşke bu sesleri değil de düşmanlarımın sesini dinleseydim” dedi…
İşte Olağanüstü Tüzük Kurultay’ında saflar belli oldu.
Bir yanda Ümit Özdağ var, diğer yanda Meral Akşener…
Ve de Bahçeli hala orada duruyor…
Ama Araf’ta…
Oysa Araf, intiharın en güvenli bekleme odası, politika da öyle…
Artık karar vakti, Bahçeli; “Kılıç kılığına girmiş değnek mi olacak!”
Yoksa duvardaki Üç hilal, koltuğa mı dönüşecek…
Ya da Kurt koltuğu “MHP’ye yeniden umudu getirene mi teslim edilecek!”