ZİHNİ ÇAKIR
NATO KRİZİ Mİ EMEKLİ ASKER HİSTERİSİ Mİ?
Türkiye’den sonra Fransa’da emekli subayların muhtıra niteliğinde bildirisiyle çalkalandı. Kısaca hatırlayıp sonra ne demek istediğimizi anlatalım. Nisan ayında önce biz sonra Fransızlar emekli subayların (Fransa’da muvazzaflar da vardı) iktidarı uyarısı ile çalkalandık. Türkiye’de mektubun niyetini değil de sonucu okuyanlar için “Amiraller Bildirisi” sadece iktidarı uyarmakla yetinilen “Montrö-Tarikat odaklı bir metin”den ibaretti. Fransa’daki içerik ise iç savaş tehdidi idi.
Oysaki iki mesajın da kalıbı, içeriğinin ötesine geçiyordu.
Mütareke Medyası (Halk TV, Odatv, Sözcü, Cumhuriyet ve türevleri) mektubun içindeki “Montrö ve laiklik”süslemelerini hemen okuyucularına pazarlayarak bir alt katmandaki ana tehdidi maskelemeyi tercih ettiler.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve o çizgiye yakın medya mesafeli hatta “zevzeklik” değerlendirmesi ile sürecin içinde figüran olmayı en baştan reddettiler.
Meral Akşener’in bakış açısı ittifak ortağını da tedirgin etmiş olmalı ki normalde bu tür bildiri ve eylemlere sempatisi ile bilinen CHP bir anda kenara çekilerek projenin dışında kalmayı tercih etti.
AVAZTÜRK’ün en başından itibaren dikkat çektiği tuzağın tetikçileri olan Mütareke Medyası gün geçtikte uyanıp balıklama atladıkları -veya bilerek parçası oldukları- bu operasyondan yakayı sıyırmanın telaşesine düştüler. İktidarı kaosa, orduyu ise yeni bir kumpasa sürükleme çabası içindekilerin hevesi kursağında kalınca dümeni şimdilik olası bir sosyo-ekonomik kriz beklentisine kırmış görünüyorlar.
Gelelim Fransa’daki olayların analizine.
Burada laiklik hassasiyetinin benzeri olarak orada da emekli ve muvazzaf subayların gündemin İslam ve banliyöler var.
Fransa aşırı sağı ise ordunun bu popülist çıkışına duyarsız kalmayarak hemen reaksiyon vererek mektubu sahiplendi. Müslüman ve inançlı ise tehlikelidir gibi bir algı NATO ordularının, iktidarlarına uyarıları arasında önemli yer tutuyor. Avrupa’da İslam’ın odak veya hedef alındığı bazı provokasyonlar sahnelenecek gibi görünüyor. Bu açıdan en fazla göçmen nüfusa ev sahipliği yapan Fransa’da ki mektubu yine kendisi gibi göç alan Almanya’nın da okumasını istemişlerdir. Çünkü Avrupa Ordusu projesinin mimarları oldukları gibi NATO’nun faaliyet ve hesaplara katılmak konusunda da çok gönülsüzler.
Bu mesajların hedefi Türkiye başta olmak üzere Müslüman coğrafyanın ötekileştirilme tehlikesine karşılık NATO ve düşmanları (Rusya, İran ve Çin) arasında patlak verecek savaşta herkesin tarafını seçmesidir.
Türkiye tarihsel birikimi sebebiyle Rusya ile olası bir gerginlikten uzak dururken, İran ile ilişkileri zedeleyecek adımları ise ısrarla atmıyor. Bu ABD ve İngiltere için kabul edilemez olduğu gibi inanılmaz bir öfkenin doğumuna sebep oluyor. Türkiye daha önce komşularının sorunlarına NATO penceresinden baktığında önce Irak sonra Suriye sınırında PKK’nın bayraklarını görmenin yaşattığı travmalar, ardı arkası gelmeyen boş vaatler ile hem zaman hem de saha hakimiyetinde önemli mevziler kaybetti. Son birkaç yıldır pek çoğunu geri alsa da mevcut güven bunalımını aşması mümkün görülmüyor.