ZEREN TÜMERKAN
NE İŞİMİZ VAR YA LİBYA'DA?
Yasaklar bitti bende Bağdat Caddesine çıktım. Şık bir Kafeye oturdum. Kahvemi yudumlarken, iki eğitimli bayan, moda dergisinden fırlamışçasına şık giyimli, yan masada hararetli birşeyler konuşuyorlardı. Şöyle bir kulak kabarttım, bana yakın olan, "bu kadar derdimiz var iken yaa ne işimiz var Afrika da Allah aşkına söylesene" diyordu. "Suriye bitti şimdi de Libya mı başladı" diye söyleniyordu. Dolardan girdi borsadan çıktı. Bende şöyle bir düşündüm, sahi ne işimiz var ya Libya’da derken ta 1987’lere kadar geldim. Bu sorunun cevabını aramaya başladım.
Kısa bir hafıza tazelemesi yaptım.
Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve Türkiye’nin de kabul ettiği UMH lideri Serrac, Rusların desteklediği Wagner’in geri çekilmesi ve Türkiye’nin UMH’ye verdiği destek ile son aşamada büyük güç kazandı. Peki bu son yaşananlar darbeci Hafter’in kesin sonu geldiği anlamına mı geliyordu?
Hafter ve onu destekleyen güçlerin geri çekilmesi ve bölgeden pek haber alınmaması bir sonraki adımda neler olunacağı üzerinde temasları hızlandırdı.
BM ve Türkiye mutlak Libya’nın bütünlüğünün korunmasını istiyor ve bunun için Serrac’a destek veriyor.
Sahada Türkiye ve desteklediği güçler aktif rol almakta ve Hafter güçlerine karşı dronlar ile müdahale ederek UMH’ye avantaj kazandırdı. Son olarak da hava limanı ve çevresi Hafter güçlerinden temizlenerek Sarraç’in kontrolüne geçti. Şimdi uluslararası güç dengeleri, Libya konusunu politik uzlaşı ile bir dengeye oturtmak için hazırlansa da darbeci Hafter daha önce Sayın Putin ve Sayın Erdoğan’ın ara buluculuk teklifini yarıda bırakıp, tabiri caizse tüymüştü. Sizce bu tüymeden Putin’in önceden haberi var mıydı yok muydu? Bize karşı tavşana kaç tazıya tut oyunu mu oynandı? Bu burada dursun çünkü şeytan ayrıntıda gizlidir...
Darbeci Hafter psikolojik yapısı ve kendine olan enteresan güveni sayesinde politik uzlaşmalara pek sıcak bakmıyor. Hafter’i destekleyen güçler arasında başta CIA, Rusya, BAE, Suudi Arabistan, Mısır ve Fransa bulunmakta. Özellikle Araplar'dan finansal destek görmekte ve birtakım Sudanlı savaşçılar da kendisine sahada destek vermektedir. Hafter’in savaşçılarında Covid-19 tespit edildiği de gelen bilgiler arasında. Rusya hem Haftere destek veriyor hem de Serrac ile görüşmelere devam ediyor. Çünkü jeopolitik olarak mutlak bölgede söz sahibi olmak ve etkinliğini arttırmak istiyor. Amerikalılar'ın iddia ettiği, Rusya’nın Libya’ya savaş jeti yolladığı haberlerini yalanlayan Putin, kendisinin hem UMH hem de Hafter ile görüştüğünü ve aynı mesafede olduğunu dile getiriyor. Wagner’e olan desteğini ve bağını kabul etmese de gün gibi aşikâr! Ayrıca Libya’da Rusların desteklediği Esad güçleri ile Esad’a muhalif olarak savaşmış guruplar da bulunmakta. Anlayacağınız Suriye’deki karşıt taraflar da Libya içinde birbiri ile savaş halinde.
Bazı devletlerin darbeci Hafter’e olan sevgisi nereden ve niye geliyor dersek anlaması çok zor değil. Eskiye ait bazı bağları var.
Kullanılmaya çok müsait ve güce tapan bir adam. Kazan kazan modeli ile hem taptığı gücün sahibi hem de işbirlikçilerinin bölgedeki çıkarlarının hizmetkarı olacak.
Hafter, Bingazi askeri akademisini bitirdikten sonraki yıllarda Sovyetler'de üç sene kadar ileri askeri eğitim aldı. KGB ile yakınlık kurdu. Ardından Mısır'a giderek bir eğitim de Mısır'da aldı. Sonrasında diplomatik görevlerde bulundu. Kaddafi ile araları açıldıktan sonraki dönemde Çad’dan kendi adamları ile birlikte Amerika’ya sığındı. Virginia bölgesine yerleşti. Bilindiği gibi Virginia ABD de ajanların çoğunlukta bulunduğu elini sallasan ajana çarptığı bir bölge. Burada uzun süre yaşadı. Virginia, CIA üssü Langley ve eskiden Pentagon mensuplarının eğitim yeri olan Camp Peary, yani ajanlar dünyasında bilindik adı ile şimdilerde ajan eğitme merkezi olan 'Çiftlik’e ev sahipliği yapması ile ünlü. Hafter de önce çiftlikte sonra Langley de uzun süre eğitimler aldı. Anlayacağınız tam anlamıyla iyi bir çiftlik beslemesi oldu. Kendisine Amerikan vatandaşlığı verildi ve Amerikan rüyasının Afrika’daki yeni lideri olarak hazırlandı. Bu yıllarda yolu, geçenlerde Afganistan da düşen Pentagona ait Kargo uçağında ölen gizemli CIA şefi Ayetullah Mike (Michael D’Andrea) ile kesişti. Tüm bunlardan anladığımız Amerikan derin devleti Hafter üzerinde bayağı bir mesai harcayıp, kendisine yatırım yapıp sonrasında Libya’ya yollamış. Buraya kadar her şey açık ve fakat ABD’nin en büyük söz sahibi olduğu NATO ise Hafterin bir numaralı rakibi Serrac’ı desteğini açıkladı.
Kulağa tuhaf geliyor değil mi?
Düşünmeye devam edelim.
Peki Putin Amerikan derin devletinin desteklediği Çiftlik yetiştirmesi Hafteri nasıl destekliyor? Bu da ilginç öyle değil mi? Böyle düşününce ne oluyor ya demek gayet normal. Sorarım size hem batı hem Rusya, Hafteri ve Sarracı çift yönlü sağdan soldan farklı unsurlar üzerinden yakın markaja almış iken "Türkiye’nin Libya da ne işi var" sorusu ne anlama geliyor? Geldiği anlam, kısaca "Mavi Vatanı unut kenara çekil önümüzdeki zamanlarda söz sahibi olmayan zayıf bir devlet olarak kal ve politika üretme." Akla zarar bir durum. Sahi ne işimiz var ya Libya'da?
***
Afganistan’da düşen uçaktan bahsetmiştim. İçinde üst düzey ABD subayları ve CIA’nin Ortadoğu’daki en etkin ismi Kasım Süleymani suikastının mimarı ‘Roger’ kod adli Michael D’Andrea ‘de bulunuyordu. Öldüğü haberi tüm dünyada bomba etkisi yaparken, İran zafer çığlıkları atmıştı. Taliban uçağın kendileri tarafından düşürüldüğünü açıkladı. Benim düşünceme göre ise; bu açıklama onlara Pentagon tarafından yaptırıldı. Uçağın düşmesinde bir payları yok, sonradan monte edildiler. Kara Prens D’Andrea gerçekten orada mı öldü, ya da sağ mı, bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.
Michael D’Andrea Libya’nın yeni dizaynında etkin rol yürütüyordu ve "ölmeseydi" Hafter’in kaderini belirleyecek stratejilerde aktif rol oynayacaktı. Bu rolü CIA adına yürüteceği de aşikârdı. Ölüm haberini takibenki zamanlarda Hintli zengin bir aile kızı olan eşi Faridah Currimjee, Libya’nın Sirte yakınlarında, içinde bazı sansasyonel isimlerin ve CIA yetkilerinin de bulunduğu bir yatta Hafter ile buluştu ve bu basına yansımıştı. Burada Hafter'e Fransa’nın da dahil olacağı destek planını açıkladılar. Tüm bu olaylar aralığında Bayan Faridah, İngiliz İstihbaratı ile gizli bir görüşme daha gerçekleştirdi. Aacaba MI6 eski bağları olan Bayan Faridah’tan ne talep etmişti, onu bilmiyoruz ama ihtimalleri düşünebiliyoruz. Tek diyeceğim Michael D’Andrea’nın yerine eşi Faridah Currimjee, artık Libya'da eşi yerine vekalet edip oyun kurmaya devam edecek. İlmek ilmek işlenen bir Libya Politikası cereyan ediyor.
Her sahnesinden Chase Brandon, Hollywood için yepyeni filmler çekebilir. Bilmeyenler için Chase eski bir CIA ajanı ve emekliliğinden sonra Pentagon tarafından film sektörüne getirilmiş, Amerikan ordusu ve CIA’nın yaptığı meşru, gayri meşru örtülü operasyonları devasa kadro ile Hollywood’a taşımakla görevlendirildi. Elbette amaç Amerikan ordusunu ve CIA ajanlarını dünyada kahraman yapmak ve algı operasyonları ile ABD çıkarlarını empoze etmek. Çektiği tüm filimler gişe rekorları kırıyor ve Kafede yanımda oturan bayanlar da seyrediyor ve eminim ki ileride Libya için kurulan bu oyunlar yarın Chase tarafından sinemaya taşınsa bu bayanlar, vay be adamlara bak, oyun içinde oyun kurmuş nasıl da Libya’ya, petrole çöktüler, biz hala yerimizde sayıyoruz diyecekler. Ne de olsa "NE İŞİMİZ VAR YA LİBYA'DA" öyle değil mi?
Bu kadar hafızalarımızı tazeledikten sonra, tüm bu batı güçlerinin destek olduğu Hafter’in yanında, Putin’in ne işi var sorusu geliyor.
Lakin Putin ABD derin devleti çıkarlarına uyan bir senaryoda baş aktör olabilir mi? Sanmam.
Putin, ABD içinde derin istihbaratı olan bir lider. Özellikle CIA elemanlarının literatüründe kullanılan taktiksel bir terim var.
Honey Trap (Bal Tuzağı) konularında çok başarılı. Birçok ABD’li üst düzey yetkiliyi Honey Trap’e yani Bal tuzağına çekmekte uzman.
Bal tuzağı, karşı cinsi kullanarak birinden istenen İstihbaratı almayı anlatan bir terim. Sayın Putin, güzel Rus FSU elemanları ile değil ABD de, birçok ülkede Bal Tuzağı kurmakta zorlanmaz sanırım.
Bu toplanan bilgiler ışığında Putin’in Hafteri desteklemesi pek normal gelmiyor, zannımca Serrac’i zayıflatmak ve petrol bölgelerinde kendi etkinliğini arttırmak için belli bir süre Hafteri desteklediğini düşünüyorum. Hafter kan kaybına uğradığında, devamlı temas kurduğu Kaddafi ailesinden birini sahneye koymaya hazırlanıyor olamaz mı?
İtalyan basınında çıkan habere göre tüm istihbarat dünyası, Seyfülislam Kaddafi’nin peşinde, keza herhangi bir istihbaratının eline geçerse tutuklanacağı ya da Hafter’e karşı, Sarrac’a destek olması konusunda ikna etmek için arandığı yazılıyor. Sizce Kaddafi babasının sonunu getiren uluslararası güçlerin desteklediği Hafter’e destek verir mi, bilinmez. Kaddafi’nin Putin’in himayesine girip girmediği de henüz net değil. Görünen o ki; Putin Kaddafi kozunu ya da başka birini ileri ki süreçte sahneye sürmeyi deneyebilir.
Aşiretlerin de Hafteri terk etmesi Sarraç’ın elini güçlendirdi. Bu gibi savaşlarda askeri güç yanı sıra, istihbaratın hile yolları da bazen silahtan güçlü sonuç verebilir. Putin de eski bir istihbarat elemanı. Bunu da unutmamak gerekir. Sahada hem istihbarat hem güç savaşı devam ediyor.
Süreç kritik, Hafter şu an Kahire'de gözetim altında haberleri geliyor Buradan başka yere geçeceği ve emekliliği de masada lakin ilerisi hakkında yorum yapmak için çok erken. Yunanistan’ın Fransa’ya baskıları artıyor. BAE nakdi destek ve silah veriyor. İsrail hangi aşamada devreye girecek ve kime destek atacağı çok mühim.
Türkiye bu süreçte kazanımlarını masaya koyarak hem Rusya hem AB ülkeleri ile diplomasi yolunu kullanarak istediğini alacak gibi duruyor. AB’de, NATO’da, BM’de şu an bir barış yapılmasından yana. Bu barış planının ardından bir bölünme çıkar mı? Hadi anlaşamadınız buyurun birlikte yönetin derler mi? Sarraç petrolsüz kalır Hafter petrolü ve para gücünü eline geçirir mi? Bu olasılıkları da göz ardı etmemek gerekir.
Bu kadar kumpaslar kurmalarına rağmen yine de Türkiye tüm oyunlarını bozdu ve müthiş bir strateji izledi. "Türkiye neden Libya'da" diye bas bağıranlara inat, iyi hamleler yaparak hep ŞAH dedi. Libya'da dengeleri değiştirdi.
Libya ile eski bağlarımız bir yana dursun, tüm dünya bölgede köşe kapmaca oynarken biz neden pasif olmayı seçelim. Her şeyden evvel ortak bir tarihi mirasımız var ve herkesten çok biz orda olmak zorundayız. İleri ki günlerde Libya’da olmanın ne kadar önemli olduğunu ve bize kazanımlarını günlerce konuşacağız. Böyle günlerde tüm siyasi partiler, milli menfaatler doğrultusunda birlik olmalı ve artık MAT demeliyiz.