NECDET PEKMEZCİ
O kapıya niye gittin Feyzioğlu?
Hal vardır, hal vardır, ki; kabzımallı, marullu, ıspanaklı hal değil bu. İnsan halidir söz konusu olan.
Moraran, ağlayan, küsen, kızan, kin tutan, kavga ve hatta ve hatta isyan eden hali anlatmak meramım.
Çünkü, artık vakti geldi; ahlakı, boylarından kısa olanları ya da yetenekleri umulduğu gibi çıkmayanları
anlatmaya...
Mesela; Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu...
Fena halde nev-i şahsına münhasır! (Kendine özgü davranış ve karakteri olan) Kimliğini, en iyi arzuları,
istekleri ve de tutkuları tanımlıyor.
Arzusu da, istekleri de tutkuları da eşsiz. Dedik ya nev-i şahsına münhasır!
Vakte iz bırakmak istiyor; üstelik de zamanın duvarlarına tırnak geçirmekte iddialı...
Anımsayın, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a meydan okumasını
10 Mayıs 2014'te çıktı Erdoğan'ın karşısına. Danıştay'ın 146. yıldönümüydü çile çeken bir suratı vardı
Feyzioğlu'nun...
Üst üste hovordaca kullandı sözcükleri
Ve Feyzioğlu'na kızdı dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, salonu terk etti...
Haliyle had bildirmek isterken haddini gördü Feyzioğlu...
İşin aslı, iyi bir muhalif birini överek hiç bir zaman milletin karşısına çıkmaz. Feyzioğlu da öyle yaptı;
övmedi, saldırdı, eleştirdi dönemin Başbakan'ı...
Ve an geldi, dedi ki; iktidar sahibine her zaman yardım sever olunmalı...
Haliyle, hal değişmişti. Dönemin Başbakan'ı artık Külliye'de Cumhurbaşkanı'ydı...
Feyzioğlu da Türkiye Barolar Birliği Başkanı olarak çaldı kapısını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın...
İstediği randevuyu da aldı...
Bilenler biliyor, bilenler bilmeyenlere anlatıyor....
Ve geldik bu güne, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, durduk yere demedi Feyzioğlu'na:" Sen bir defa
benim kapımı çalamazsın. Kapattım kapıyı. Niye, çünkü sen Barolar Birliği'nin Başkanısın. Yani hukuk
nedir bunu bildiğini iddia eden bir kurumun başkanısın"
Yani, öyle sırlar vardır ki...