Öğretmenlik 3 parçaya bölündü
AVAZTÜRK Dergi’nin Genel Sanat Yönetmeni Celalettin Yünel, derginin ikinci sayısında eğitim konusunu masaya yatırdı. Yünel, şuanda okullarda üç türlü öğretmen tarzının olduğunu ifade ederek Türkiye’deki eğitim sistemi hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Her yeni gelen MEB bakanın eski sistemi yıkarak yerine getirdiği sistemle geriye dönüldüğünü ifade eden AVAZTÜRK Dergi’nin Genel Sanat Yönetmeni Celalettin Yünel, devrim olarak nitelendirilen kısır döngünün adının başa dönmek olduğunu aktardı.
SİSTEMLERİN HEPSİ ÇÖPE GİTTİ
Ayrıca yıllarca uğraşılan sistemlerin hepsinin çöpe gittiğini belirten Yünel, bu süreçte öğrencilere öğretmenlere not verebilecekleri bir sistemin hayata geçirildiğini ve bu sistemin yanı sıra öğretmenlik hakkında çarpıcı ifadeler kullanarak şunları dile getirdi: “Eskiden sadece adına atanmış mı dersiniz kadrolu mu dersiniz o sizin tercihiniz fakat şimdilerde üç türlü öğretmen tarzı ortaya çıkarıldı: Kadrolu, sözleşmeli, ücretli…”
ÖĞRETMENLER SINAVLA MI ATANIYORDU?
Öğretmenlerin atamalarıyla ilgili olarak da Yünel, “Milli Eğitim Bakanı Yılmaz’a bir eğitimci olarak sormak istyorum, TEOG’u ‘eskiden olmadığı’ için kaldırdınız da, sizin zamanınızda öğretmenler SINAVLA mı atanıyordu?” ifade etti.
İşte Celalettin Yünel’in “EĞİTİMDE DEVRİMİN ADI: BAŞA DÖNMEK!” yazısı:
Türkiye’de eğitim sisteminin geçmişi oldukça karmaşık. Çünkü yaşımız ne kadar genç olsa da bizim zamanımızda gerçekleşen ne LGS-OKS kaldı ne de ÖSS… Her yeni gelen Milli Eğitim Bakanı el attı sınav sistemimize, “ben geldim” demek için… Küçük planlar ve geçici çareler bulundu ama köklü çözümler düşünülmedi bile…
“Okumuş” olsun diye adı “üniversite okudu” olsun diye puanlar tabanlara çekildi… Milyonlarca okumuş işsiz ve iş yapamaz bireyler üniversitelerde yıllarını harcadı. Sonuç ise, hüsran…
Her seferinde yeni bir bakanla iyileştirilip düzeltileceği düşünülen eğitim sistemi günden güne içinden çıkılmaz bir hal aldı. Eğitim sisteminin geçmişini Osmanlı Devleti’ne, Cumhuriyet dönemine kadar götürmeden 2000’li yıllardan günümüze kadar olan sürece değinsek yeter diye düşünüyorum. Çünkü bu süreçte öyle fırtınalı değişiklikler ve sözde köklü adımlar atıldı ki öğrenciler okullara girdikleri sistemin, okulu bitiremeden değiştiğine şahit oldu.
YILLARCA ÖĞRENCİLER KATSAYILARLA UĞRAŞTI
İlk olarak 1998’de tek basamaklı Liselere Giriş Sınavı (LGS) getirildi. Ardından 1999 yılında ÖYS kaldırılarak tek basamaklı sistem olan ÖSS’ye geçildi. Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı (AOBP) uygulamaya konuldu. Bu uygulama ile okulun başarısına göre öğrencinin puanının ortalaması alınarak sınav puanına ekleniyordu. 2003’te ÖSS ve AOBP puan sistemlerinin çarpıldığı katsayılar alan dışı branşlar için 0.3; alan içi branş seçimi için 0.8 olarak düzenlendi. Üniversiteye girişte katsayı farkı arttırıldı. Bununun amacı da meslek ve imam hatip lisesi mezunlarının üniversiteye girişlerini zorlaştırmaktı. Daha sonra bu katsayılar yeniden 2009 yılında düzenlenerek 0.12 – 0.15 olarak değiştirildi. 2012’de ise tamamen alan içi ve alan dışı 0.12 AOBP ile eşitlenerek tamamen kaldırıldı.
LİSE EĞİTİMİ DÖRT YILA ÇIKARILDI
14 Mart 2003 itibariyle Milli Eğitim Bakanlığı’na atanan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu Hüseyin Çelik ile birlikte yeni bir dönem başlamış oldu. Büyük umutlarla Türkiye’nin eğitim alanında da başarı sağlamasını beklerken her yeni gelen bakanın eğitim sistemini “sil baştan” yaptığını gördük. Önce 2005 yılında üç yıl eğitim veren liseler dört yıla çıkarıldı. Genel liseler ile mesleki ve teknik liselerde, lise 1 ‘ortak sınıf’ olarak okutulmaya başlandı. Her lisenin birinci sınıfında aynı derslerin okutulması kararlaştırıldı. Eğitim süresi dört yıl olan liselerde de hazırlık sınıfları kaldırılarak dört yıla sabitlendi.
1998 yılında uygulamaya konulan lise giriş sınavı LGS’nin yerini 2006 yılında Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS) aldı. Üniversiteye giriş sınavı ÖSS’de ise soruların tarzı değiştirilerek SAY-1, SAY-2 gibi farklılaştırıldı.
2007 yılında ise öğrenciler üniversitelere yerleşmek için ortak alan testlerinin yanı sıra alan testlerinden de en az 0.5 net çıkarma zorunluluğu getirildi fakat kontenjanlar dolmadığı için bu sistem kaldırıldı.
Hüseyin Çelik gitmeden son olarak 2008 yılında OKS’yi kaldırarak üç yıllık Seviye Belirleme Sınavı (SBS)’nın getirilmesini onayladı. Ardından tek bir sınavla liselere giren öğrenciler yeni sistemle ilköğretimin son üç yılında her sene bir sınava girecek, puanları bu üç sınavın ortalamasına göre belirlenecek bir sistem getirildi.
YENİ BAKAN YENİ SİSTEM!
2009 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu Hüseyin Çelik’ten bakanlık görevini devralan İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu Nimet Çubukçu, gelişiyle birlikte üç yıllık Seviye Belirleme Sınavı (SBS)’nın her sene öğrencilerin sınav stresine kapılarak psikolojik olarak yıprandıkları için 2011’de adı değiştirilmeden sadece 8’inci sınıflara uygulanmasını onayladı.
2010 YILINDA 1998 YILINA GERİ DÖNDÜK!
Üniversiteye girişte ise yine sil baştan yapılan eğitim sistemimiz 1999 öncesine döndürülerek 2010’da çift aşamalı sınav sistemi olan YGS-LYS getirildi. Bu yeni sistemde öğrenciler YGS’yi geçtikten sonra LYS’ye girmeye hak kazanacaktı. Yani bir bakıma mehter takımı gibi eğitim sistemimiz bir adım ileri üç adım geri atarak ilerliyordu.
DEVAMI AVAZTÜRK DERGİDE…