NECDET PEKMEZCİ
PKK eylemsizlik, TSK, Kandil yolunda
Coğrafya, acayip bir mahluk!
Canlı, diri, eni konu kanlı.
Yazı hiç hüküm sürmedi bu coğrafyada, varsa yoksa söz.
Yazı geçer akçe değil, çünkü tanık kalıyor geride.
Öfkeleri, kinleri, yeminleri söze döktüğünde gelip karşına çıkıyor, umulmadık bir vakitte.
Ama söz öyle mi?
Konuş konuşabildiğin kadar, anlat anlatabildiğin kadar, tinere düşkünlüğü bundan coğrafyanın sahipsizlerinin.
Tiner de uçuyor söz de!
Söz ağızdan çıktığında ölüyor, tiner kıçtan.
Bakmayın siz, “söz ağızdan” çıkar deyimine; burada söz ağızdan değil kıçtan çıkıyor.
Üstelik ulu orta kokmuyor da…
Hani “söyleyene değil söyletene bak” denmiş ya; düstur bu.
Makbul olan söyleyen değil söyleten…
PKK’nın Kandil’deki efendileri de ha bire konuşuyor, söylüyor. Abdullah Öcalan da öyleydi.
Sıkıştığında, ateşkes ilan ediyordu. İnanlar çıkıyordu buna…
Sonrası malum; terör, cinayet, erken ölümler oluyordu.
İşte o PKK, fena halde hendeklere gömüldü.
Şimdi sırada yine “eylemsizlik” çağrısı var.
HDP’lilerin tutuklanması, tuzu biberi oldu eylemsizlik kararının.
Son sözü her vakit olduğu gibi ABD söyledi. Kandil’e gitti ABD, “siyasi kanattan sonra sıra sizde” dedi; Cemil Bayık, Murat Karayılan ve afili Merkez Komite elemanlarına…
Anladılar ABD’nin dilini, oysa TC’nin de dili vardı. Anlattı dili döndüğünce olanı-biteni ve de olacakları. Türkçe anlamayan Kandil, İngilizce anladı olanı biteni.
PKK ve FETÖ, Türkçe değil, İngilizce anlıyordu.
TSK, kararını verdi; bu kez Esperanto dilinde anlatacaktı meramını.
Türkçe dışında her dili anlayan, konuşan dinleyen PKK haliyle Esperanto’ya da aşinaydı.
Olmasa da aşina olacak zaten çok yakında PKK bu dile. Çünkü, TSK, ne ABD dinliyor ne İngiliz ne de Alman.
HDP’lilerden sonda sırada Münbiç ve Afrin var.
Rakka’nın da eli kulağında.
Hele Kandil, tam namlunun ucunda!
Mehmetçik gün sayıyor Kandil’i söndürmek için,
ABD, gördü geleceğini bu coğrafyada, “söyleyene değil, söyletene” döndü Mehmetçiğin postalı. Çünkü semeri değil eşeği dövme vakti gelip çattı.