ZİHNİ ÇAKIR
Referandum için asıl tehlike 'EVET' cephesinde sandığımız 'AMA'cılar!
Öyle zannediyorum 60 gün sonra, 9 Nisan günü, bir çoğunuz gibi benim de “düşünerek, idrak ederek, artılarını ve eksilerini tartarak, olumlu-olumsuz yönleri arasında kıyaslamalar yaparak EVET” diyeceğim, birilerinin de muhtemeldir ki “paketin içeriğine zerre bakmadan, getiri-götürü muhakemesi bile yapmadan müzmin Erdoğan karşıtlığına dayalı olarak HAYIR” diyeceği Cumhurbaşkanlığı Sistemini içeren Anayasa Paketi’nin oylamasını yapacağız.
Birileri hamaset nutuklarının altını doldurmak için hain ilan etme küstahlığına kadar varacak olsa da; referandum sandığının milletin önüne gelmesini engelleyecek her türlü saldırının ve kaos planının ve dahi iç savaş senaryolarının sahnelemek isteyenlere karşı başarılı olursak yapacağız bu oylamayı.
Açıkça ifade etmek gerekirse, hazırlanan senaryolar ve uygulamaya konulmak istenen planlara bakılırsa, sandığın milletin önüne gelmeme olasılığı, sandıktan EVET çıkma olasılığından bile yüksek görünüyor şimdilik.
Ben yine de uluslararası çeteler ve yerel işbirlikçiler tarafından sahnelemek istediği her türlü kaos, kargaşa ve iç savaş senaryolarından ürksem de bu necip milletin feraset ve sağduyusunun galip geleceğine dair inancımı not düşeyim.
Girişte de ifade ettiğim gibi; “HAYIR” cephesinin neredeyse yüzde 90’a yakın kısmının tek bir gerekçesi var: İflah olmaz Erdoğan düşmanlığı. İşin acı tarafı ise; bu düşmanlığın, uluslararası diplomasinin Erdoğan’ı “Yalnız Adam”, Türkiye’yi de “Hasta Adam” sendromu içinde gösterme çabasından beslenmesi…
Durun, hemen aklınıza “onlar öneriyorsa HAYIR”, “onlar yapıyorsa HAYIR” psikolojisinin esiri olmuş muhalefet gelmesin. Onlar zaten aşikar. Bağımsız araştırma şirketlerinin anketlerinden onların belli oranlardaki sapma paylarıyla tercihlerini görebilme imkanımız da var.
Benim asıl dikkat çekmek istediğim çok başka.
Bu müzmin Erdoğan düşmanlığını, uluslararası diplomasi ve hatta Küresel Sistem’in Erdoğan düşmanlığıyla konsolide edenleri kastediyorum.
Siyaset kulislerinde ve hatta meclis koridorlarında Erdoğan’ın entelektüel birikimini sorgulayıp “bu yetkiler bu adama verilmemeli” diyerek, Erdoğan ekrana çıktığında tahammülsüzlükten televizyonu kapatan “bilim sanat” çevrelerini, -medenileşmek adı altında batıya gönderilmişken batının bilim araştırmaları yerine ahlaksız yaşam biçimiyle donanıp kendi öz değerlerini reddedenler misali- batı mürekkebi yalayıp kendi değerleriyle çelişenleri kastediyorum.
Türkiye’nin varoluşunun anahtarı olan Ortadoğu’ya bile Türkiye’yi yok etmek isteyen Kraliçe’nin gözlüğüyle bakanlara, Türkiye’nin Suriye’de bile elini kolunu bağlayan yanlış dış politikaların arkasındaki tayfaya dikkat çekmek istiyorum ben.
9 Nisan’da gitmemiz muhtemel referandum sandığından çıkacak sonuç için muhalefetten ve müzmin Erdoğan düşmanlarından daha büyük tehlike bu tayfa maalesef. Bunların bir çoğu da AK Parti rozeti taşıyor üstelik.
Öyle birkaç danışman falan diye de küçümsemeyin bunları sakın ola. Ne demek istediğimi anlamak için çıkın şöyle kısa bir Anadolu turu yapın, ona imkanınız yoksa oralardaki insanlarla temas kurun. Temas kuracağınız o çıkar beklentisi olmadan mücadele eden insanların, kapalı kapılar arkasında konuşulanlara dair anlattıklarını dinleyin.
Araştırma şirketlerinin; Anayasa Paketi’nin TBMM’de görüşülmeye başlanmadan önce yaptığı anketlerde ulaştıkları “EVET” oranlarının, paketin Referanduma götürülmesi için yeterli sayıya ulaşıldıktan sonra yapılan anketlerde yüzde 5-6’lara varan düşüş sergilemesini iyi tahlil edin.
Lafı uzatmanın, gizemli ifadelerle “ne demek istedi bu şimdi” dedirtmenin anlamı yok. Demem o ki; AK Parti teşkilatlarında ciddi sıkıntı emareleri var. “EVET ama” diye başlayıp etrafındaki kararsızları bile “HAYIR” tercihine yönlendirecek çizgide endişe verici bir klik gözlemleniyor. AK Parti’yi 5 Mayıs 2016’ya getiren ve 22 Mayıs 2016 günü, “Yeni bir kongrede karşınıza çıkmak benim tercihim değildi” ifadelerinin sahibi Ahmet Davutoğlu’nun gidişine de sebep olan etrafındaki bir grubun AK Parti teşkilatlarına serpiştirdiği klikten söz ediyorum. Yine kimi siyasi endişeler ağır bastığı için olsa gerek; şu ana kadar dokunulamayan FETÖ ile ilişkili, irtibatlı ve iltisaklı teşkilat yöneticilerini kastediyorum.
Ne yazık ki bu klik ağı, referandum sürecinde müzmin Erdoğan düşmanı muhalefetten çok daha büyük zarar verebilir. Referandum sonucunu üst üste toplasan yüzde 35’i zor geçecek "HAYIR"cı muhalefetten daha çok etkileyebilir.
Benimkisi halisane uyarı. Bu uyarılarla ilgili gerekli araştırma ve analizleri yapıp örnek alması gerekenler belli. Ama ben eminim ki onlar, onların çevresindekiler ve "sosyal medyadaki kimi müptezeller" tıpkı 5 Mayıs öncesinde olduğu gibi bu uyarılarımızı dikkate almak yerine bizleri “fitne” ile suçlayacaklar. Hatta onların "EVET ama" diye başlayıp kitleleri "HAYIR"a kanalize eden 'KARAR'ını referandum kampanyasıyla finanse bile edecekler.
Olsun, biz doğruyu söyleyip tarihe not düşelim de varsın onlar suçlasın kimi nasıl desteklerlerse desteklesinler.