NECDET PEKMEZCİ
Sosyalleşen Cehalet
Hani hekimler çaresiz; dermansız derde düşenlere derler ya, 'ne yersen ye!" Zaten vaktin, saatin sayılı...
Sosyal medya cahilleri de öyle, hatta daha da ötesi...
Ne vakti belli ne saati...
Ver Allah ver, ver...
Ne versen yiyor, yedikçe de yiyor cahil...
Yedikçe semiriyor, obezlik bile yok hükmünde yanında...
Anlayacağınız, sosyal medya yok mu; cehaletin merası...
Sosyal medya çıktı çıkalı, bir de sosyalleşmiş cehalet çıktı karşımıza...
Hüküm vermek, ahkam kesmek, hele de sağdan soldan çaldığı sözcükleri kopyalayıp yapıştırmak, neredeyse kanun hükmüne getiriyor cehaleti...
Yani, işin aslı; cehalet sosyalleşiyor!
Sosyalleşen cehalet sanal olmaktan çıkıp, bir yanlışı tekrarlayarak, gerçek haline getiyor ve ezber ediyor..
Şimdi gel de Gazi Paşa'yı anma!
Gel de Sarı Paşa'yı dinleme!
Mustafa Kemal Atatürk'te cehalete kafa yoranlardan...
Diyor ki Mustafa Kemal;
"Gerçek kurtuluşu istiyorsak, herşeyden evvel, bütün kuvvetimiz, bütün süratimizle bu cehaleti ortadan kaldırmaya mecburuz.
Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir."
Ama Sarı Paşam; bir de sanalı çıktı bu cehaletin. Örgütleneni. Nasıl kamburlar ancak mezarda tedavi edilebiliyorsa, bu sosyalleşmiş cehalet de öyle...
Bir vakitler, "Eğitim cehaleti alır, eşeklik baki kalır" deyiminin bile pabucunu dama attı bu sosyalleşmiş medya cahilleri...
Sosyalleşmiş cehalet için ayakta kalan tek deyim;"Kör cahil" oluyor...
Muhtemelen ki muhtemelen değil cehaletin kadim alışkanlığı, google soracaklar deyimin anlamını....