Mazlumlar coğrafyasının  kadim kanunu ihanet, suyun iki yakasında da hükmünü sürüyor. Türkiye ve Yunanistan; mazlumlar coğrafyasının iki kadim ülkesi. Türkiye kadar Yunanistan’ın da darbe görmüşlüğü var. Darbe teşebbüslerinin sayısı da neredeyse aynı…

Ve iki tarafta da  darbe yapanların da teşebbüs edenlerin de çıktıkları in ABD…

Mazlumlar coğrafyası aynı zamanda suçlular coğrafyası anlamını da taşıyor. Her şey kolayca  bir gece vakti alt üst oluyor.  Silahlı Kuvvetleri, polisleri, bir gecede eşkıyalaşıyor. Sözde güvenlik  güçleri, bir vakit geliyor; terörist kimliğiyle sarılıyor silaha. Halka, güven vermekle, vatanı koruyup kollamakla görevlendirilenler, yemin edenler gecenin  tenhasında yeminlerini çiğniyor ve devletle dalga geçiyorlar.

Fırsatını bulduklarında da devlet oluyorlar bunlar. İtaat etmeyenleri infaz ediyorlar. Çünkü, bunların vatanı mazlumlar coğrafyası değil. Fizik, cisim ve de isim olarak  mazlumlar coğrafyasının kaydına geçseler de yürekleri de beyinleri ve asıl künyeleri ABD’de saklı  bunların.

Oysa ihanet etmek için bile bir vatan olmalı. Bir vatan olacak ki, ihanet edebilesin. Vatanı olmayanın, ihaneti de söz konusu olmaz. İhaleye fesat, rüşvet, yolsuzluk hatta ve hatta diktatörlük için bile bir vatanı olmalı insanın. Elin ülkesinde kimse kimseye devletini soydurmaz…

Hele hele Mehdilik ilan edeni asasının üzerinde seyahate gönderir;  Kazıklı Voyvoda misali…

Peki, 15 Temmuz’u nereye koyacağız!

FETÖcüler vatana mı ihanet etti?

Adamların vatanı yok ki; ihanet etsinler….

Eni konu  parçalamak Yugoslavya, Suriye Irak yapmaya yeltendiler Türkiye Cumhuriyeti’ni…

Yönetmek, devlet olmak, iktidar için değil, bölmek, parçalamaktı istekleri, hatta intikam almaktı sahipleri için ...

Yüzyıllık intikamı Yunanistan duydu, duyurdu…

Yada yüzyıllık kiniydi, temennisiydi, dileğiydi  Yunan’ın, Türkiye’nin bölünüp, parçalanması…

Yunan’a gelmeden önce ABD’de yazıldı, FETÖ’cülerin 15 Temmuz kalkışması…

Adları afiliydi dergilerin, itibarlıydılar da; Foreign Policy, Foreign Affairs ve meşhur Washington Post yazdı Şubat 2016’danr Temmuz ayına kadar, “Türkiye’de askeri darbe yaklaşıyor” diye..

Son olarak Yunanistan’ın derin sitelerinden Orthodoxsio  da 3 Nisan’da kaleme alınan bir makalede verildi 15 Temmuz’un işareti. Hedefe cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olduğu anlatıldı: 

“Türkiye’de askeri darbe yaklaşıyor. Moskova ve Washington çok tehlikeli ve kontrolsüz Sultan Erdoğan’ı sökmeye karar verdiler…”

Rusya lideri Putin’in danışmanı Aleksandır Dugin, “Darbeyi  Ankara’ya haber verdim” dese de  işin aslı bambaşka gibi görünüyor…

“Sultan Erdoğan yıkılacak”, “Kürt devleti kurulacak” ve de “malum muhalefet destek olacak” diye yazdılar, temenni, hatta dua ettiler…

Bu öngörü ve yazılanların ve yazanların ülkeleri değişik olsa da çıktıkları in aynı: ABD

Adına reel politik denilen ve lağım tıkayan çözümlemeyi birlikte okuyalım:

"Sarsıcı ve çok hızlı jeopolitik gelişmeler Yunanistan’ın komşu bölgesinin haritasını kesin ve değişmez şekilde değiştirecek. Türkiye’nin güneydoğu topraklarını da içeren bağımsız Kürt devletinin kurulması nihaileşti. 2016 yılı içinde bağımsız  Kürt devletinin kurulması ve Türkiye’nin parçalanması, Washington ve Moskova özellikle Obama ve Putin arasında gizli anlaşması ile kesinleşti.

İlk aşamada askeri darbe hazırlama ve desteklemeyle Erdoğan’ın İslamcı hükümetinin devrilmesinin ve kendisinin düşürülmesine karar verildi. Türk muhalefetinin yardımıyla ikinci aşamada Ankara’nın Kürt devleti kurulmasıve ülkenin güneydoğu bölgesinde karşılığı olan toprakları devretmeyi, kesin ve değişmez bir şekilde kabul etmesi için Aleviler, Kürtler vb arasında geniş iç karışıklığa yol açılacak..”

Unutmayalım ki site malum, yazanlar da malum, hani şu ABD’nin NATO ülkelerinde kurduğu gladyo ve Yunanistan’daki adıyla SheepSkin( koyun postu) olanların buluştukları bir yer burası. Üstelik, yabancı da değiller, kökleri burada Anadolu’da. Anadolu’dan, kovalayıp  İzmir’den denize döktüklerimizin çocukları bunlar…

15 Temmuz’dan  önce bu yazılanları okusaydık, FETÖcü cunta ile ABD arasında göbek bağı olduğundan şüphemiz olur muydu?

Ya da hala işaret parmağını ileri uzatıp iri iri “Geç bunları, tiyatro izliyoruz, tiyatro diye” konuşan biri çıkar mıydı?

 Ne dersiniz…