Suudi Arabistan, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının ilk günlerinden itibaren dört temel hedef belirledi: Saldırıların durdurulması, Gazze'deki Filistinlilere insani yardımın ulaştırılması, Filistinlilerin yerinden edilmesinin önlenmesi ve işgal altındaki topraklarda bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına yönelik barış sürecinin başlatılması. Bu hedeflere ulaşmak için Suudi Arabistan, Arap ve İslam dünyasını birleştirmeye çalıştı ve Riyad'da kritik zirveler düzenledi.

İnsani Yardım Çabaları ve Engeller

Arap ülkeleri, Gazze'ye insani yardım götürme konusunda önemli engellerle karşılaştı. İsrail'in sıkı kuşatması altında, Gazze'nin kuzeyinde yaşanan kıtlık felaketi derinleşirken, BM'nin açıkladığı gibi bölge nüfusunun büyük bir kısmı tehdit altında. İnsani yardımların Gazze'ye ulaşmasındaki başarısızlık, büyük ölçüde ABD'nin İsrail üzerindeki etkisini kullanmama politikasıyla ilgili.

Arap Birliği ve İİT'nin Rolü

Suudi Arabistan'ın liderliğinde, Arap Ligi ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi ülkeler, İsrail'in saldırganlığını durdurma ve Filistin meselesinde adil bir çözüme ulaşma konusunda birleşti. Riyad'da düzenlenen olağanüstü zirveler, bu hedefler doğrultusunda önemli bir adım olarak görülüyor.

ABD'nin Tutumu ve Uluslararası Tepkiler

ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nde ateşkes kararlarını veto etmesi, İsrail'e yönelik açık destek gösterisi olarak eleştirildi. Ayrıca, ABD yönetiminin İsrail'e yönelik tutumu ve medya kampanyaları, uluslararası alanda tepkilere neden oldu. Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkelerinin, Filistin meselesinde adil bir çözüm bulunması için uluslararası toplumu harekete geçirme çabaları, ABD ve Avrupa'nın iki devletli çözüm konusundaki açıklamalarını tetikledi.

Geleceğe Bakış: Barış Süreci ve Normalleşme

Suudi Arabistan, Filistin meselesinde barışın sağlanması ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulması konusunda kararlı. Arap ülkelerinin bu yöndeki çabaları, uluslararası toplumun desteğini kazanma potansiyeline sahip. İsrail ile normalleşmenin, işgalin sona ermesiyle mümkün olabileceği vurgulanıyor. Suudi Arabistan'ın bu konudaki tutumu, Filistin meselesinde kalıcı bir çözüm için önemli bir adım olarak görülüyor.