Balıkesir'de huzuru kaçan biri varsa o da 'AĞA'nın 'FİRARİ İMAMI'ydı!

Geçtiğimiz günlerde açıklanan Valiler Kararnamesiyle terörle mücadelenin en stratejik adresi Mardin Valiliğine atanan Mustafa Yaman, Fetullahçı Terör Örgütü’nün açık hedeflerinden biriydi.

Örgütün eylem ve faaliyetleri için bariyer gördüğü mülki idare amirlerine yönelik itibarsızlaştırma operasyonlarına en çok maruz kalan isimlerden biriydi Mardin’in yeni Valisi.

Tıpkı Adana’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün casusluk faaliyetleri dahil her türlü hukuksuzluğu karşısında kendini siper eden şimdiki Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş gibi.

Hatay’daki en hassa dengeleri lehine çevirmek için bin bir türlü kumpas hazırlayan FETÖ’ye göz açtırmayan Hatay Valisi Ercan Topaca gibi…

Özel İdareleler, Kalkınma Ajansları ve SODES projeleri başta olmak üzere kamu kaynaklarını örgüt finansmanına dönüştürme çabalarına fırsat vermeyen her Vali ve Kaymakam gibi hedefteydi Mustafa Yaman.

Onu bu saydıklarımın kahir ekseriyetinden şansız kılan ise görev yaptığı yerdi. Neden mi? Anlatayım…

Balıkesir, FETÖ’nün para sirkülasyonunun yüzde 70-80’ine hükmettiği bir yer. Sermaye temelli STK’lar örgütün kontrolünde. Küçük ve Orta Ölçekli işletmelerde örgüt egemen. En güçlü sermayeye sahip yerel medya örgütle ilişkili. Siyasette örgüt hakim, yerel yönetim örgütün cirit attığı bir alan.

SİSTEMATİK SALDIRININ HEDEFİNDE O VARDI

Hal böyle olunca, orada Valilik yapmak, bürokrasinin tepe noktalarında olmak ateşten gömlek giymekten farksızdır. Nitekim öyle de oldu. Türkiye’de, bir siyasi partinin seçim çalışmalarına yardımcı olduğu iddiasıyla (AK Parti) yargılanmış ve cezalandırılmış tek Vali olan Mustafa Yaman, örgütün sistematik saldırısının hedefindeydi.

Ne var bunda diyeceğinizi biliyorum; ama öyle değil; çok şey var. Çünkü Vali Yaman’ı hedef alan saldırılar, onun uğruna yargılandığı ve ceza aldığı partiye mensup Belediye Başkanı üzerinden gerçekleştirildi. Belediye Başkanlarının parti teşkilatları üzerindeki ters hiyerarşik üstünlüğünden dolayı, AK Parti Balıkesir İl Teşkilatı da Başkanın yanında durdu çok zaman.

Tabii ki peşin bir hükümle Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur’un Fetullahçı Terör Örgütü mensubu olduğunu söylemiyorum.

Ancak, Uğur’un, örgütün kontrolü altındaki en güçlü sermaye yapısına sahip medya grubunun oluşturulma sürecindeki etkisini, Balıkesir’de kimse inkar edemez. 4 yerel gazetenin gizli ilişkiler neticesinde bir çatı altında toplanması, bir yerel televizyon kanalının bu çatıyla organize ilişkisi… Bunlar Balıkesir’de herkesin bildiği sırlar.

Yine “orta okuldan beri hizmetle(FETÖ) aynı havayı teneffüs ettiğini” bu vesileyle örgütün işleyişini az çok bildiğini itiraf eden Semih Bolluk’un eşinin Başkan Uğur’un yanında hukuk müşaviri olduğu iddiaları havada uçuşuyor.

Geçtiğimiz hafta Balıkesir merkezli gerçekleştirilen iki ayrı FETÖ operasyonunda göz altına alınan ve tutuklanan isimlerin büyük bölümüyle Edip Uğur’un nam-ı diğer “ağa”nın muhabbetlerini hiç aktarmayım bile.

AĞA’NIN ‘İMAMI’!

Hele o isimlerden biri var ki; halen firari.

Balıkesir İmamı olarak biliniyor.

Evet! Şelale Eğitim Kurumları Müdürü İzzet Bilir’in ta kendisi o isim.

Mesela bu kişi ile Edip Uğur ilişkisini, Semih Bolluk 2014 başında kaleme aldığı bir yazıda, “Bildiğim kadarıyla İzzet Bilir ve Edip Uğur’un hukuku çok farklı hem de azımsanmayacak derecede” diye tanımlıyor. O “azımsanmayacak derecedeki farklı ilişkinin” ne olduğunu bilemeyiz, eminim istihbaratta bu yönde yeterli done vardır; ama yapının içinden birinin bu itirafı, yabana atılacak bir itiraf da değil.

Yine son iki operasyonla gözaltına alınan şüphelilerden Ahmet Mumcu ile Edip Uğur arasındaki ilişki de dillere pelesenk olmuş. FETÖ Operasyonunun hedeflerinden biri olan Özkaymak Kuruyemiş sahiplerinin, hem Uğur’la hem de Uğur’un Sanayi Odası Başkanı olan oğlu İsmail Uğur’la olan ilişkileri de öyle…

Bu saydıklarım madalyonun sadece görünen yüzü… Buna bir de bürokrasiyi esir alan korku imparatorluğunun devlet otoritesini FETÖ hegemonyasına teslim edişini ekleyin.

İşte terörle mücadelenin en kritik merkezi haline gelen Mardin’in yeni Valisi Mustafa Yaman, bu tekere çomak soktuğu için linç edildi. Bu yüzden, Edip Uğur’un, FETÖ kontrolündeki yerel ve ulusal medya ile Aydın Doğan’a ait medyanın manşetlerine taşınan devlet adabına aykırı ifadelerinin hedefi oldu.

DEVLET ADABI AYAKLAR ALTINDA

Ve bugün de, giderayak, Uğur’un, devlet adabını, bireysel ahlakı ayaklar altına alan, "Ne eyledi rahat, ne verdi huzur, dayansın ehli Mardin" ifadelerinin hedefi oldu Mustafa Yaman.

Rahat durmadı, doğru; çünkü “tek başıma bile kalsam bu mücadeleyi sürdüreceğim” diyen Cumhurbaşkanına rağmen örgüte karşı üç maymunu oynayamazdı.

Huzur vermedi, doğru; çünkü soru hırsızlığından casusluğa, milletin rızkını himmet adı altında hortumlamaktan devletin en mahrem bilgilerini yabancı istihbarat örgütlerine aktarmaya her türlü ihanetin merkezi olmuş bir örgüte huzur vermesi, en başta temsil ettiği devlete ihanet olurdu.

Zaten bu yüzden de, devletin bugün en çok ihtiyacı olduğu, son terörist bile kalmayana kadar en etkili ve kararlı bir şekilde yürütüleceğini ilan ettiği terörle mücadelenin merkezine dönüşen Mardin’e Vali olarak atandı Mustafa Yaman.

Bu atamadan sonra, FETÖ ve bileşkelerindeyse sevinç naraları var. Hatta “seni hiç özlemeyeceğiz” manşetleri gırla…

Özlemeyecekler tabii… Ne şeytan duayı özler ne de hırsız polisi… 

Önceki ve Sonraki Yazılar