İNANÇ YILAN
FIRSAT MALİYETİ
Öğrenmenin maliyeti ve En iyi karar isimli ilk iki yazımdan sonra üçüncü aşamaYa geçebiliriz. Fırsat Maliyeti nedir, bir yatırım daha kârlı hale nasıl getirilir?
Çoğu devlet garantili mega projeler olmak üzere özel sektör borçlarına boğulduk. Büyük çoğunluğu özel sektörün olmak üzere ortalama yıl içinde 170 milyar dolar borç ödememiz gerekiyor. Yani Nasıl olsa kamu değil özel sektör borcu bizi ilgilendirmez diyen amcalarım teyzelerim asıl sizin okumanız lazım… Özel sektörün dolar alabilmesi için karşılığında piyasadan TL toplamı gerekiyor. Sürekli TL satıp dolar alındığında doğal olarak dolar fiyatı da artar. Elbette tek sebebi bu değil lakin en önemli sebeplerinden biri bu ve şimdi bunu anlatmağa çalışacağız.
Sütçü amcam inekleri için yem alırken 1 dolar, 4 liradan 6 liraya çıkınca doğal olarak %50 civarında fiyat farkını üretim maliyetlerine yansıtacaktır. Sonuçta ineğin yemi de ilacı da ahırın elektriği de dolarla ödeniyor. Lakin amcam döviz bürosundan dolar alıp ödemiyor. Onun yerine yemi, ilacı ve elektriği getirenler bu doları onun adına alıyor… Süt peynire dönüyor bu seferde peynirci abim adına elektrik, kuru madde ve kamyon için mazot getirenler döviz bürosuna gidiyor. Sonra markete gelen ürün için (Patates, soğan, biber, ekmek aklınıza ne gelirse gelsin) bu zincir aynen devam ediyor. Yani biz her gün otobüse binmek, taksiye gaz doldurmak, marketten ekmek, mağazadan çorap almak da dahil toplam ticari faaliyetler için en iyimser tahminle 30 milyar dolar para harcıyoruz. Lakin döviz bürosuna gitmediğimiz için bu parayı dolar kurundan görmüyoruz.
170 milyar dolarlık kamu – özel sektör borcu dendiğinde hepimizin ortak borcu olarak ödenmek üzere sırtımızda bekliyor. Şu anda pek çok mega projemizi yurt dışında ki yeni yatırımcılara daha doğrusu Avrupa ve Çin gibi kamu fonlarına satmak için çareler üretiyoruz. Ancak ne havaalanımıza ne de köprülerimize talibiyet yok gibi… Çin dahi “Bir kuşak bir yol” projesi çerçevesinde Pakistan’da dahi kaldırım taşları için para akıtırken Türkiye için çekimser kalmaktadır.
Bizse sadece İstanbul’un üçüncü havaalanına 35 milyar dolar ödeyeceğiz. İlk partide ortalama 6 milyar dolar ödedik. Oysa ki aynı paraya 2014’te yani havaalanı ihalesi başladığında Apple hissesi alsaydık (Dolar o dönem 2,19 liraydı), ortalama 80 dolardan alacağımız hisse senedinin şu anki değeri 180 dolardı. Yani eğer Apple yatırımını yapmış olsaydık 5 yıl sonra Apple hissesi devletimize 13,5 milyar olarak geri dönecekti. Kıssadan hisse 14 triyon harcayıp güncel kurdan çevirecek olursak (ortalama 6 lira) 81 trilyon lira elde edecektik. Görüldüğü üzere o dönem 6 milyar dolara geleceğe yatırım yapsaydık şu anda hem havaalanın ilk taksitini ödemiş hem de Yavuz Sultan Selim Köprüsünün 3 milyar dolara sırf bu yatırımdan kazandığımız para ile yapmıştık.
Kıssadan hisse; Norveç Petrol Fonu, Norveçi bayındır etmek için yurt dışında gelecek vadeden sektörlere yatırım yaparken bizim yatırım fonu özelleştirme veya fonda ki şirketlerin gelecekte ki gelirlerini temlik etme yöntemiyle günü kurtarmağa çabalamaktadır.
Fırsat Maliyetinin daha teknik anlatımları da var elbette ama ne burası üniversite kürsüsü ne siz öğrenci ne de ben hocayım. Basit bir anlatımla sonuç ortadadır. Yok aksi vardır diyen diplomasını da hocasını da danışmanını da alsın gelsin.