NECDET PEKMEZCİ
Haydar Meriç, Hocaefendi ve malum kaset
Haydar Meriç, Kırklareliliydi. 1978-1979 yılında Kepirtepe Eğitim Enstitüsü’nden hızlandırılmış eğitim görüp öğretmen oldu. O yıllarda TİKP’li olarak biliniyordu Haydar Meriç…
Yetiştirme Yurdu Müdürlüğü de yaptı Haydar Meriç. Emekli olduktan sonra gazeteciliğe merak saldı.
Ve 2011 yılında bir gün Haydar Meriç ortalıktan kayboldu. Sırra kadem bastı… Ailesi de alışkında kaybolmalara. Çünkü define merakı vardı Meriç’in… Yine öyle sanıldı, ancak 18 gün sonra bambaşka bir gerçek ortaya çıktı. Düzce’nin Akçakoca ilçesinde domuz bağı ile öldürülmüştü. Cesedi de balıkçılar tarafından bulunmuştu…
Haliyle cinayetin ardından iddialar geldi; kimi define merakına, kimi bazı ihale işlerine, kimi de yasak aşklara bağladı cinayeti…
Fethullah Gülen ile irtibatlandıranlarda oldu. Ancak Emniyet, malum emniyetti ve bu nedenle sumen altında kaldı dosya…
Neydi o bağlantı peki…
Fethullah Gülen’in yolu 1964 yılında Kırklareli’ne düşmüştü. 1964 Ağustosu’nda Edirne’de tutunamamıştı Fethullah Gülen…
Dönemin Edirne Valisi emekli Albay ve Kore gazisi Sadri Sarptır’ın (ki kendisi ABD elçisi Kommer’in aracının ODTÜ’de yakılması sırasında burada görevlidir) görev süresi dolmuş ve yerini Ferit Kubat’a bırakmıştı.
Hamisi Yaşar Tunagür, Kırklareli’ni uygun görmüştü Gülen için. Çünkü burada eski talebesi Abdülhamit Oruç vardı.
Oruç, Hızırbey Camii’nde görevliydi. Fethullah Gülen ile de sık sık görüşüyorlardı. El ele verip meşhur Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği’nin Kırklareli Şubesini kurmuşlardı! (Anımsarsanız Abdullah Öcalan da bu derneğin toplantılarına katılıyordu)
Neyse; Fethullah Gülen de Hızırbey Camii’nde çalıştı kısa bir süre sonra Yaşar Tunagür İzmir’e, Kestanepazarı’na tayin ettirdi Fethullah Gülen’i…
İşte 1964 yılında başladı Gülen’in Kırklareli yaşamı…
O günleri en iyi bilen Abdülhamit Oruç hala hayatta…
Haydar Meriç’e gelirsek o bambaşka ididaların sahibi olarak çıktı ortaya 2011 yılında!
Fethullah Gülen’in “sır”rını çözdüğüne inanıyordu. Üstelik ulu orta konuşuyordu. İddiası Hızırbey Camii’nin tuvaletini işleten roman vatandaş ile ilgiliydi.
Elinde bu iddialarını kanıtlayan ses kaydı olduğunu söylüyordu Meriç…
Bu iddiaları dillendirdiği günlerde cesedi bulundu Meriç’in Akçakoca’da…
Önceleri Fethullah Gülen ve Paralel Yapı ile ilişkilendirilmeyen cinayet, sonraları çokça istihbaratın da ilgisini çekti. Aradan 5 koca yıl geçti. Sanırım son 2-3 yılda da cinayetin peşine düşüldü. Derinliklerde Fethullah Gülen Terör Örgütü heyulasının ilk somut eylemi olarak görüldü bu cinayet…
Şimdi duyduk ki; cinayete ilişkin polisler tutuklandı. O ses kaydı bulundu mu ve Fethullah Gülen’in “malum” sırrına ulaşıldı mı?
Her halde bu dava çok konuşulacak gibi görünüyor…