Dilipak: Ergenekon ve Balyoz BÇG’yi tasfiye operasyonuydu
Muhafazakar mahallenin etkili isimlerinden Abdurrahman Dilipak, AVAZTÜRK Yazarı Nuray Başaran’a konuştu. Dilipak, Ortadoğu’daki gelişmelerden Ergenekon/Balyoz ve FETÖ süreçlerine ve Küresel aktörlere bir çok alanda önemli açıklamalarda bulundu.
“Türkiye’de en uzun süreli ve en çok tanınan, benimle aynı görüşte olsun ya da olmasın büyük oranda saygı gören ve sözüne güvenilen biriyim.”
Evet, Abdurrahman Dilipak kendini tanımlarken böyle diyor. Zaten böyle olduğu için de her dönem ona kızan da, onu seven de, görüşüne katılan da, karşı olan da, “o ne diyor” diye merak ediyor. Dilipak şöyle devam ediyor kendini tanımlarken: Her şey layık olduğumdan daha iyi. Hak ettiğimden çok daha iyi.
Evet biz de, bir çok bilinmeyenin yaşandığı bu dönemde Abdurrahman Dilipak’ın kapısını çaldık. Bizi, (kendi tablolarının da bulunduğu) evinde ağırladı. Dilipak, her ne kadar yıllardır sağ ve muhafazakar kesimin sesi ve entelektüeli olarak bilinse de son zamanlarda bugüne kadar “karşı mahalle olarak” tanımlanan taraflarca da yazıları dikkatli okunuyor, tartışılıyor. Gündemdeki her şeyi biz sorduk, o yanıtladı.
• NURAY BAŞARAN: Sayın Dilipak Türkiye’de neler oluyor? Her 10 yılda bir darbelere alışan Türk demokrasisi 22 yıl önce 28 Şubat Post-Modern darbesini yaşamıştı. Tam ‘bittİ’ derken, bir de baktık ki bu kez de 15 Temmuz... Ben 15 Temmuz’a ‘matruşka darbe’ diyorum, siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Dünya gelirinin yüzde 50’si, 62 patrona gidiyor. Bunun ilk 7’si diğer 55’inden daha zengin. İlk 3, diğer dördünden daha zengin, ilk 1, diğer ikiden daha zengin.
Dünya nüfusunun yaklaşık dörtte biri 100 yıl öncesi Hindistan coğrafyasında yaşıyor. Dünya nüfusunun yaklaşık bir diğer çeyreği de Çin’de yaşıyor ama Hindistan’ın sahip olduğu toprak, Çin’in sahip olduğu toprağın yarısı kadar değil. Bu iki ülke dünya nüfusunun yarısına sahip. Ama sahip oldukları toprak, 170 milyonluk Rusya’nın sahip olduğu toprağın yarısı kadar değil.
Böyle bir dünya sürdürülemez. Birilerinin bu düzeni sürdürmek için savaşlara, darbelere ve teröre ihtiyacı var. Bunlar bu düzeni kurmak için, dünyanın 3’te birinde yaşayan Kızılderilileri yok ettiler. Kara derilileri köleleştirdiler, sarı ırkı sömürdüler. Bu sömürü mirasını kendi aralarında paylaşamadıkları için 100 yıl savaşları yaşandı. Ardından 1. Dünya, 2. Dünya Savaşı, Soğuk Savaş ve bugün...
Savaş, terör, darbelerin durması için bu gerçeğin değişmesi gerek.
1. Dünya savaşında 18 milyon kişi öldü, İmparatorluklar sona erdi. 2. Dünya savaşında 22 milyon insan öldü, Faşizm çöktü. 1990’ların başında Komünizm çöktü. Bugünkü kriz Kapitalizm ve Siyonizm krizi.
ERGENEKON VE BALYOZ TEMELDE BÇG’Yİ TASFİYE OPERASYONU İDİ
• NURAY BAŞARAN: Türkiye son 15 yıldır bir dizi terör örgütü davalarına sahne oluyor. Ergenekon, Balyoz, şimdi FETÖ… Bu çerçevede sormak istiyorum, bu davaların bir kriminal tarafı var mıydı? Mesela Ergenekon diye bir örgüt var mıydı?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Örgütün adı önemli değil. 1991 de Komünizm çökünce , NATO tehlikenin rengini kırmızıdan yeşile çevirdi. İslam’a karşı sopa dönemi başladı. İslamofobya başladı. Graham Fuller ılımlı İslam’a karşı “Havuç” politikasını öne sürdü. Radikal İslam’a karşı da sopa kullanılacaktı. Bunun için BÇG örgütlendi. FETÖ ılımlı İslam’ı temsil ediyordu. BÇG içinde Ergenekon ve Balyoz diye iki ayrı yapılanma icat edildi. Bunlar BÇG’nin radikal laikçi kanadı idi. İslam’ın ılımlısı radikali olmaz, hepsi ile mücadele etmek gerektiği görüşündeydiler. BÇG kanadı FETÖ’yü de istemiyordu. FETÖ’nün ise devleti ele geçirmek için önce orduyu ele geçirmesi gerekiyordu ve orada BÇG direniyordu. Ergenekon ve Balyoz temelde BÇG’yi tasfiye operasyonu idi.
15 TEMMUZ, 28 ŞUBATLA KIYASLANAMAZ.. HER ŞEYİ İLE FARKLI. SONUÇTA İKİSİ DE AMERİKAN MENŞELİ. BİZİ BİRİ SOPA İLE, ÖTEKİSİ HAVUÇLA AYNI YERE GÖTÜRMEK İSTİYORDU
• NURAY BAŞARAN: Yine bu çerçevede son olarak FETÖ davaları devam ediyor. Bu konuda da büyük karmaşa olduğu ve masum bir çok insanın da mağduriyet yaşadığı söyleniyor. Zaman zaman da bu anlamda ciddi örneklere rastlıyoruz. Sizin bu konudaki fikriniz nedir? 28 Şubat’ta ailece mağduriyet yaşamış birisi olarak ne diyorsunuz? Bazı çevreler şu anda 28 Şubat’tan daha ağır bir dönem yaşandığını söylüyor? Buna katılıyor musunuz?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Hayır. Her savaş, her terör, her darbede, suçlular yanında halkın belli bir kesimi de zarar görür, bedel öder. FETÖ operasyonlarında da kripto bir takım elemanlar işi sulandırmak için, suçsuz insanları operasyonların hedefi haline getirmek isteyecektir. Sapla samanın karıştırılması söz konusu.
Zaten bir zaman herkes bunlarla bir şekilde ilişkili idi. FETÖ’nün kripto elemanları bu ilişkileri öne çıkartarak hem kendilerini aklamış oluyorlar, hem de kendilerinden uzaklaşanları cezalandırmış oluyorlar.
15 Temmuz, 28 Şubatla kıyaslanamaz. Her şeyi ile farklı. Sonuçta ikisi de Amerikan menşeli. Bizi biri sopa ile, ötekisi havuçla aynı yere götürmek istiyordu.
28 ŞUBAT DAVASININ İDDİANAMESİNİ HAZIRLAYAN SAVCILAR FETÖ’CÜ
• NURAY BAŞARAN: Malum 28 Şubat davası da hala devam ediyor. Sonuçlanmış değil henüz. Süreci nasıl görüyorsunuz?
ABDURRAHMAN DLİPAK: 28 Şubat davasının iddianamesini hazırlayan savcılar FETÖ’cü Davanın dış ayağı yok, medya ayağı yok, sermaye, siyaset, bürokrasi, yargı, STK ayağı yok. Sonuçta, devam eden bir dava var ve savcılık darbeci subaylar hakkında müebbet istedi. Yakında karar çıkar, sonra istinaf, Yargıtay, AYM ve AİHM süreci var. Bu süreç en azından 2020’ye kadar devam edecek demektir.
• NURAY BAŞARAN: FETÖ’nün yerine geçecek bir tarikat var mı?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Yerine geçecek değil ama zaten başından beri paralelin de paraleli vardı. FETÖ tam bir tarikat da değil. PKK, PYD, DAEŞ, FETÖ, DHKP-C fark etmiyor, her yerde varlar. Bunların kadrosunda Şeyh de var Fahişe de… Sağ-sol, Alevi-Sünni, herkesle çalışıyorlar. Deşifre oldukları için işleri artık çok kolay değil. Bunların Medya, Mafya, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, STK içinde uzantıları var.
• NURAY BAŞARAN: Zeytin Dalı Operasyonu konusunda görüşünüz nedir? Neden bu operasyon zorunlu hale gelmişti? Türkiye bu noktaya sizce de yanlış politikalar sebebiyle mi geldi?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Biraz daha geç kalsaydı, Hatay’da bu operasyonları yapmak zorunda kalırdık. Bu plan gerçekleşseydi; Akdeniz’e kadar uzayan bir Kürt koridorunun sınırları İskenderun’dan Amanos’lara doğru uzayacaktı, onların planına göre.
Her şeyi ön göremezsiniz. Şartlar, dengeler, daha bir çok hesap, kamuoyu, muhalefet vs. Sonuçta gelişmeler doğru yönde ve ileri doğru. Sisli bir havada, çalkantılı bir denizde, mayınlarla dolu bir denizde yol alıyoruz.
• NURAY BAŞARAN: Bölgede aslında neler oluyor? Bazılarının dediği gibi 3. Dünya Savaşı ile mi karşı karşıyayız?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Bu Kapitalizmin ve Siyonizm’in krizidir. FETÖ ve beraberinde BOP çöktü. Bu çeyrek asırlık bir proje idi. 140 ülkeyi ilgilendiren bir proje. 3. Dünya Savaşı ile ilgili siyasi öngörüler de var, teolojik öngörüler de… Kehanetler de var. Tanrıyı kıyamete zorlayanlar da…
Mehdi, Mesih tartışmaları da var. Her şey mümkün. Bu kriz BM için de, NATO için de bir hezimet oldu. Batının demokrasi, insan hakları, çevre ve barış konusundaki imajlarını yerle bir etti. Terör, savaş ve darbelerin arkasında yer alan bir batı gerçeği çıktı ortaya.
KÜRT DEVLETİ İŞİN KANDIRMACASI. ABD DAEŞ’DEN BOŞALAN YERE PYD’Yİ YERLEŞTİRİYOR . BUNUN DA ARKASINDA NEO HAÇLI BİR PARA MİLİTER GÜÇ VAR
• NURAY BAŞARAN: Suriye’de Türkiye nasıl bir duruş sergilemeli? Suriye ve Irak’ın kuzeyinde bir Kürt Devleti kurulma planı, hatta bazılarına göre Kürt Devleti kuruldu iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Ankara’nın tavrı açık ve net. Ne Kürt koridoru, ne de Şii koridoru olmayacak. Afrin’den sonra sırada Membiç var. Ondan sonra hedef Fırat’ın doğusu.
Kürt devleti işin kandırmacası. ABD, DAEŞ’den boşalan yere, PYD’yi yerleştiriyor ama bunun da arkasında Neo Haçlı bir para militer güç var. ABD Kürtleri Truva atı olarak kullanıyor. Buraya yerleşmek için bir bahaneye ihtiyacı vardı. Bunu TSK ile BOP üzerinden yapacaktı. FETÖ ve BOP çökünce kendine yeni bir müttefik arayışına girdi ve Türkiye’ye karşı intikam duyguları ile hareket ediyor.
BATI PARALI ASKERLER, TAŞERON ÖRGÜTLER ÜZERİNDEN YENİ BİR YAYILMA SİYASETİ İZLİYOR
• NURAY BAŞARAN: Kuşkusuz bölgedeki (Ortadoğu’daki) çatışmalarda ülkelerin koalisyonları da artık net durumda? Küresel güçler savaşlarını niçin başka topraklarda ve taşeron ordular ile yapıyor? Türkiye nerede durmalı? Bu savaşı (Vekaletler Savaşı’nı) kimler ve nasıl kazanır?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Yeni bir durumla karşı karşıyayız. Ama durduğumuz yer iyi, sağlam. Türkiye Müslüman halklardan büyük bir destek görüyor. Tabi işbirlikçi hükümetler bu durumdan rahatsız. Sadece İslam ülkelerinden değil, Latin Amerika’dan, Afrika’dan, bağlantısız ülkelerden giderek artan bir destek var.
Batı paralı askerler, taşeron örgütler üzerinden yeni bir yayılma siyaseti izliyor. Deşifre oldular, suçüstü oldular. Kendi içlerinde de tepki almaya başladılar. Bugün darbeye darbe, darbeciye darbeci diyemeyen bir Avrupa var. Çıkarları söz konusu olduğunda ilkelerinden vazgeçebiliyorlar. İlkeleri sanki oltaya takılan yeme dönüştü. Demokrasi filan makyaj malzemesi imiş, ya da acıkınca yedikleri helvadan bir putmuş meğer.
DEVAM EDECEK…