Dilipak: “Troller arasında kripto ve istihbarat elemanı olanlar var”
AVAZTÜRK Yazarı Nuray Başaran’ın, Abdurrahman Dilipak ile yaptığı çarpıcı röportajın ikinci bölümünde, Dilipak, bir çok konudaki soruları cevaplandırdı.
İşte Başaran’ın Dilipak ile yaptığı röportajın son bölümü…
SOĞUK SAVAŞTA, AYNI ÜLKENİN ÇOCUKLARI SAĞ-SOL DİYE BİRBİRİNE KARŞI KULLANILDI, AYNI ÜLKENİN ÇOCUKLARININ KANLARI VE GÖZYAŞLARI ÜZERİNE İKTİDAR VE SERVET ÜRETİLDİ
• NURAY BAŞARAN: 1968 yılında Konya’da bir öğrenci öldürülüyor ve olaylar çıkıyor. Buna ‘Konya Olayları’ ve ‘İrticai Ayaklanma’ deniyor. Bu olaylar sırasında siz de oradaydınız. Bu hikayeyi anlatabilir misiniz? O gün neler ve neden olmuştu?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Sadece Konya’da değil, her yerde onlarca olay yaşandı. Aynı silahla sağ ve sol kahvehaneler tarandı. Soğuk savaşta, aynı ülkenin çocukları sağ-sol diye birbirine karşı kullanıldı, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve göz yaşları üzerine iktidar ve servet üretildi.
Bugün gelinen noktada DHKP-C’li Fehriye Erdal NATO ve BM’nin merkezinin olduğu Brüksel’de himaye görüyor. PKK, PYD, FETÖ, teröristler, darbeciler batıda korunuyor. PKK-PYD Marksist bir terör örgütü idi, ama bugün karargahlarında Amerikan bayrağı dalgalanıyor.
23 Temmuz 1968’de yaşanan olaylar o zaman için sıradan, bildik olaylardan biri. Adalet Partili olduğunu söyleyen gençler ve yeşil sarıklı birileri Vilayet önünde toplanarak “Kahrolsun Komünizm” diye slogan atar. İstanbul'da Amerikan 6. Filo'nun gelişiyle başlayan olaylar devam etmektedir. 17 Temmuz'da polisin İTÜ Yurdu'na yaptığı baskında camdan aşağı atılan Vedat Demircioğlu komadadır. Tipik bir sağ-sol çatışması için bir provokasyon söz konusudur. Sol ve sağ STK’lar, sendikalar kamplaşmış, halk gergindir. Sonuçta kitap evleri, gazeteler, pavyonlar taşlanır, yağmalanır. Birileri “Tavşana kaç, tazıya tut” demektedir adeta. TİP saldırıya uğrar. 12 Eylül öncesi Konya Mitingi’nde de benzer olaylar tezgahlanmaya çalışıldı.
Olay yer yer çatışmalarla büyüyüp, asker ve polis başarılı olamayınca Vali takviye askeri birlikleri çağırdı. Olaylar sonunda 14 kişi yaralandı, birçok işyeri talan edildi. 7 kişi tutuklandı. İçişleri Bakanı Faruk Sükan “Olayların irtica ile bir ilgisi yoktur. Olay kitlenin sola karşı bir reaksiyonudur” şeklinde bir açıklama yapmıştır.
Olay bildik, Özel Harp taktiklerine, Psikolojik Harp taktiklerine benzemektedir. 24 Temmuz 1968'de Konya olaylarının ardından 6 Şubat 1969'da İstanbul Taksim'de, 7 Temmuz 1969'da Kayseri'de, 3 Eylül 1978'de Sivas'ta, 25 Aralık 1979'da Kahramanmaraş'ta, 4 Temmuz 1980'de Çorum'da ve 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta benzer olaylar yaşandı.
TROLLER ARASINDA KRİPTO VE İSTİHBARAT ELEMANI OLANLAR DA VAR
• NURAY BAŞARAN: Siz sosyal medyada da etkinsiniz. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın troller konusunda bir çıkışı oldu. Ancak hemen ardından Ahmet Davutoğlu’nun da bir çıkışı oldu. (6. Konya İl Kongresi’nde) konuşmasının tamamını bu konuya (trollere) ayırdı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu troller kim? Erdoğan ile Davutoğlu’nun işaret ettiği troller aynı mı ?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Sanmam. Gönüllü bireysel troller de var, gurup olarak hareket edenler de. Bir şekilde bunu bir misyon olarak kabul eden, ya da profesyonelce bu işe soyunanlar da… Troller her türlü, ideolojik, politik, dini, mezhebi gayretlerle sahneye çıktıkları gibi, bireysel intikam, düşmanlık ya da ticari gaye ile, eğlenmek, kafa bulmak için yapanlar da var. Tabi kripto elemanlar, istihbarat grupları da, avatarlar üzerinden bu tür manipülasyonlar yapabiliyorlar.
• NURAY BAŞARAN: Muhafazakarların ‘entelektüel sorunu’ hep tartışılır. Size göre böyle bir sorun var mı?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Evet, kırsaldan gelen, gelir ve eğitim durumu itibarı ile dışlanmış bir kesim var. Mevcut eğitim, medya, sermaye ve siyaset ilişkileri çerçevesinde sol ve liberal, profan, “Beyaz Türkler” denilen kesim içeriden ve dışarıdan destekleniyor. Düne kadar irtica diye dışlanıyordunuz, baskı ve tehdit altındaydınız, ama artık bu durum düzeliyor.
• NURAY BAŞARAN: Akit Gazetesi’nin yayın politikasını nasıl buluyorsunuz? Bazı çevreler ‘saldırgan’ buluyor. Siz buna katılıyor musunuz?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Benim size uzaklığım, sizin bana uzaklığınıza eşittir. Biri diğerini saldırgan buluyorsa, o diğeri de birine göre saldırgan konumdadır.
Birileri kendini evin hanımı yerine koyuyor, ötekilerini halayık görüyor. Hani derler ya, evin hanımı kırınca “hayırdır inşallah” derlermiş. Hizmetçi kırınca “kör müsün” derlermiş.
Dilin şiddeti, duyulan öfke ve acıya orantılıdır.
Tabi, kim yaparsa yapsın hakaret, küfür doğru değil. Akit, dini hassasiyeti çok yüksek. Biri Akit’e tokat atıyorsa, Akit öbür yüzünü çevirmez.
MEDYA BU HALİ İLE CAN ÇEKİŞİYOR
• NURAY BAŞARAN: Bu çerçevede bir de medya değerlendirmesi yapabilir misiniz? Medya sizce bugün ne kadar ‘gerçek’ işlevini yerine getiriyor? Nerede eksikler ve hatalar var? ‘İnandırıcılığı konusunda çok da iyi algısı yok’ görüşüne katılıyor musunuz?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Medya bu hali ile can çekişiyor. 3 milyon tirajlı ulusal basının 1 milyon tirajı kamu tarafından alınıyor, bir milyonu kurumsal alım. Bayiden alınan tekil gazete sadece 1 milyon. Sosyal medya, internet medyası öne geçiyor. İnandırıcılığını kaybetti. Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, haykıran sesi değil. Daha çok sahibinin sesi. Parayı veren düdüğü çalıyor.
DÜNE DAİR NE VARSA DÜNDE KALDI
• NURAY BAŞARAN: Son dönemde özellikle muhafazakar kesimin Atatürk ile çıkış aramasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? ‘Kutuplaşmış toplumlar fabrika ayarlarına döner’ gerçeğini mi yaşıyoruz, yoksa bölgesel gelişmeler mi bizi bu istikamete mecbur bırakıyor? Bu toplumun fabrika ayarlarının Atatürk istikameti olduğu görüşüne katılıyor musunuz?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Konjönktürel. Denge arayışı. Mevcut şartlarda politik polemiklerden kaçınma çabası olarak da görmek mümkün bu durumu. “Fabrika ayarı” olmaz. Düne dair ne varsa dünde kaldı. 19. yy sonunda savaş yıllarında oluşan kavram ve kurumlarla 21. yy açıklamak mümkün değil.
• NURAY BAŞARAN: Uyuşturucu ve sigara kullanım oranlarının arttığı ve yaygınlaştığı söyleniyor (Yapılan istatistiklere göre). Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu çerçevede içki zamları caydırıcı bir unsur olabilir mi? Bu bağlamda içki yapımının evlerde yapılması ve ucuz olduğu için Bonzainin kullanılmasına yöneliş olduğu tespitleri var. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Alkol, fuhuş, uyuşturucu, kumar konusunda internetin olumsuz bir etkisi var. Alkolle Bonzai arasında doğrudan bir geçiş yok. Fiyat artışı caydırıcı olacaktır ama kaçak da artacaktır. Alkol ve uyuşturucu konusunda Vatikan’da da, Rusya’da da, Fransa’da da giderek artan bir endişe var. Alkol ve aile içi şiddet ve intihar arasında paralellik kuranlar da var.
• NURAY BAŞARAN: Sizce Abdurrahman Dilipak kimdir?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Gazeteci, Yazar..
TÜRKİYE’DE EN UZUN SÜRELİ VE EN ÇOK TANINAN, BENİMLE AYNI GÖRÜŞTE OLSUN YA DA OLMASIN BÜYÜK ORANDA SAYGI GÖREN VE SÖZÜNE GÜVENİLEN BİRİYİM
• NURAY BAŞARAN: Toplumda iyi anlaşıldığınızı düşünüyor musunuz?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: “Toplum” kim? Gelir, eğitim düzeyi, ideolojik ve politik kimliği ne? Türkiye’de en uzun süreli ve en çok tanınan, benimle aynı görüşte olsun ya da olmasın büyük oranda saygı gören ve sözüne güvenilen biriyim. Her şey layık olduğumdan daha iyi. Hak ettiğimden çok daha iyi.
• NURAY BAŞARAN: Yeniden dünyaya gelseniz hayatınızda neleri değiştirirdiniz?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Böyle bir varsayım, inancıma aykırı. Bana bu hayatı bahşeden alemlerin Rabbi Allaha hamdolsun. Hayatımda değiştirmek istediğim şeyleri değiştirmeye çalışıyorum, eğer onlar benim iradem ve sorumluluğumda ise. Değilse benim Rabbim, beni sabreden, şükreden ve direnenlerden bulacak. O beni, mallarım, canlarım ve sevdiklerimde kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Hem de bana hayır gibi gelen şeylerde şer, şeri gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir.
• NURAY BAŞARAN: En çok yapmak istediğiniz üç şey nedir?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Günahtan sakınmak, kulluk görevimi daha iyi yapmak, sabreden, şükreden ve direnen bir kul olabilmek. Yani Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olmak.
• NURAY BAŞARAN: Size göre, nasıl bir babasınız?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Onu çocuklarıma ve hanımıma, belki torunlarıma sormak gerek. Allah’ın bana emanet ettiği kullarına layık bir baba olmak!
• NURAY BAŞARAN: Hayatınızda, ‘kaçırdım’ dediğiniz şeyler var mı? Neler?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim. Kaderimde ne varsa o oldu. Zaten başka türlü de olamazdı. Hiçbir zaman hiçbir şeyi kaçırmadım. Rızkım beni buldu. Ecelim de beni bulacak. O saat gelene kadar ecelim ömrümün kefili olacak.
• NURAY BAŞARAN: Sizi en çok etkileyen kitaplar ve düşünürler kim?
ABDURRAHMAN DİLİPAK: Kutsal kitaplar ve onları daha iyi anlamam konusunda bana ufuk kazandıran kitaplar. Ve bu kitapların müellifleri. Vereset-ül Embiya karekterli arif insanlar. Hılful fudul karekterli kişiler.